Jump to content

Radyoaktif Kirlenme Nedir?


Biyolokum

Önerilen İletiler

Biyolokum

Na ve Cl gibi elementler yavaş; ancak devamlı parçalanarak Cu haline gelinceye kadar α, β ve γ ışınlarını çıkartırlar; bu özelliğe radyoaktivite denir.
Radyoaktif ürünlerin yaydığı radyasyonun özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
*Radyasyon ışınları kümülatiftir, yani birikicidir.
*Radyasyonun yayılışı küreseldir, yani kaynaktan başlayarak her yöne eşit şekilde olmaktadır.
*Çevreye bırakılan uzun ömürlü radyoaktif maddelerin bir diğer özelliği de yüzlerce, binlerce yıl ışın yaymaya devam etmeleridir.
*Radyasyonun güneş ışığından daha enerjik ve daha zararlı olmasına karşın duyu organlarıyla algılanamaması bunun tehlikesini arttırmaktadır.

Radyoaktif Maddelerin Kaynakları
Deniz suyunda bulunan radyoaktif elementler ya doğal olarak bulunur ya da çeşitli denemeler veya nükleer santral kazalarından sonra deniz ortamına yapay olarak gelmiş olabilir. Bu şekilde su ortamına ulaşan ağır metallerin izotopları olan radyoaktif elementler radyasyon kirlenmesinin ortaya çıkmasına neden olurlar.
Su ortamlarında radyoaktif kirliliğe neden olan kaynaklar şunlardır:
*Deniz suyunda doğal olarak bulunan radyoaktif elementler
*Nükleer silah denemeleri
*Nükleer yakıtla çalışan endüstrilerden yayılan radyasyon
*Nükleer reaktör kazaları
*Radyoaktivite içeren atıkların su ortamına atılması
*Nükleer savaş gemilerinin neden olduğu kaynaklar

Radyoaktif Kirlenmenin Çevreye ve Canlılara Etkisi
Radyoaktivitenin çevreye etkisi radyasyonun şiddetine, etki süresine ve ışınların türüne bağlı olarak değişir. Doğal radyoaktivitenin düzeyi veya şiddeti, radyoaktif madde yataklarının coğrafik dağılışına bağlıdır. Diğer bir ifadeyle doğal radyoaktivite oldukça bölgesel düzeyde kalabilir. Halbuki yapay radyoaktivite -özellikle nükleer denemeler ve kazalar- ekosferin tümünü kirletebilecek bir etki yapar. Örneğin; ABD’deki nükleer denemeler batıdaki Nevada Çölü’nde yapıldığı halde, radyoaktif kalıntılar ABD’nin tüm bölgelerindeki havada, suda, toprakta ve yiyecek maddelerinde ortaya çıkmıştır. Diğer güncel bir örneği de Çernobil kazası oluşturur. Rusya’da Kiev yakınında oluşan kazada önemli miktarda radyoaktif madde dışarı yayılmıştır. Nükleer deneme veya savaştan sonra oluşacak toz ve duman güneş ışınlarının yeryüzüne gelmesini engelleyecek derecede yoğun olabilir. Bunun sonucunda ışığın azalmasıyla yeryüzündeki fotosentez duracak, ayrıca gelen ışınlar yeryüzüne ulaşmadan geri yansıtılacağından yeryüzündeki ısı düşecek ve dolayısıyla iklimsel değişmeler olacaktır. Nükleer denemeler veya savaştan sonra ekosferin fiziksel koşullardaki değişmeleri canlı topluluklarında önemli değişmelere neden olacaktır.
Radyasyonun canlılar üzerindeki etkisi, radyasyonu oluşturan izotoplara bağlı olarak değişir. Bazı izotoplar canlılarda birikim yapar. Bu birikim, besin zinciri yoluyla canlıdan canlıya geçer ve tehlikeler yaratır. Radyasyon, yaşayan canlılarda hücrelerin biyokimyasal mekanizmasını etkiler. Bunun sonucunda hücrelerin ve dolayısıyla organizmanın yaşamını kaybetmesi mümkündür. Özellikle genler radyasyona karşı çok hassastır. Bu nedenle bir hücre, radyasyona maruz kalma sonucunda ölmese bile üreme yeteneğini kaybedebilir ya da genlerin mutasyonu sonucu cilt kanseri, lösemi gibi hastalıklar ortaya çıkabilir. Radyasyonun üreme hücrelerinde mutasyona neden olması halinde bu etkiler nesilden nesile geçebilir. Radyasyona maruz kalmış anne-babada doğrudan ortaya çıkmayan etkiler gelecek nesiller için ciddi sonuçlar yaratabilir. Bu nedenle radyoaktivite açısından güvenli bir alt sınırın saptanamayacağı, radyasyonun en küçük dozda bile büyük zararlara neden olduğu belirlenmiştir. Yüksek dozda radyasyona uğrayan insanlarda kusma, ishal, iç kanamalar, ağız içi ve boğaz ağrıları, aşırı zayıflama ve kandaki akyuvarların azalması gibi belirtiler görülür.

Yorum bağlantısı

Yorum yazmak için hesap oluşturmalı veya giriş yapmalısın.

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap

Hakkımızda

Biyoloji Günlüğü ülkemizdeki biyoloji öğrencileri, mezunları ve çalışanları adına kar gütmeyen bir proje olarak 9 senedir faaliyetlerine yılmadan devam etmeye çalışan masum bir projedir. Lütfen art niyetinizi forumdan uzak tutunuz. Bize iletişim formu aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz biyolojigunlugu@gmail.com veya admin@biyolojigunlugu.com adresine mail de gönderebilirsiniz. Bizimle arşivinizi paylaşmak isterseniz wetransfer.com üzerinden biyolojigunlugu.com adresine dosya transferi olarak iletmeniz yeterlidir, sizin adınıza paylaşılacaktır.

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel biyoloji haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Biyoloji Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız mail adreslerimizden iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Kullanım Şartları, Gizlilik Politikası, Forum Kuralları sayfalarına göz atınız.