Jump to content

Cenk Önsoy

Yönetici
  • İçerik sayısı

    1.126
  • Katılım

  • Son ziyaret

Cenk Önsoy paylaşımları

  1. İç sular Türkiye yüzölçümünün % 1,6’sım kapsar; 200 doğal gölün alanı yaklaşık 906.000 ha’dır. Yapay baraj göllerinin yüzey alanı ise 380.000 hektardır. Türkiye’nin 26 su havzasının yıllık ortalama yüzey akışı 186 milyar m3’tür. Uzunluğu 500 km’den fazla olan dokuz ırmak vardır. Akarsuların çoğu denize ulaştıkları kıyı alanlarında, lagünleriyle birlikte son derece verimli deltalara sahiptir. Bu deltalar, başta su kuşları olmak üzere biyolojik çeşitlilik açısından, verimli topraklarıyla da ekonomik bakımdan büyük önem taşır. Türkiye’de, baraj gölleriyle birlikte 1.851.000 ha’lık bir alan kaplayan sulak alanlar, su kuşları ve sucul türler için önemli bir yaşam ortamı oluşturmaktadır. Türkiye’de var olan 250 sulak alandan 58’i uluslararası önemdedir ve bunlardan 18’i “A” sınıfı sulak alan olarak uluslararası düzeyde kabul görmüştür. Türkiye’nin sulak alanlarından 76’sı (1.240.000 hektar) önemli kuş alanı olarak belirlenmiştir. Doğu Avrupa ile Afrika arasındaki benzersiz coğrafi konumu ve denizlerle çevrili olması nedeniyle Türkiye, Batı Palearktik bölgede karalar üzerinden uçarak göç eden kuşların ana yolu üzerinde yer alır. Kuşlar biri ilkbaharda, öbürü sonbaharda olmak üzere yılda iki kez göç ederler. Bu göçlerin her biri, türlerin göç takvimlerine bağlı olarak, farklı yoğunlukta gerçekleşir. Kuşlar kışları Afrika’da ya da ılıman bölgelerde geçirir, üreme dönemlerinde ise Türkiye ya da Avrupa’ya gelirler. Göçmen kuşların göç mevsiminde yoğunlaştıkları üç ana geçiş yolu Türkiye’dedir: İstanbul Boğazı ile Artvin-Borçka ve Hatay-Belen geçitleri. Soyu tehlikede pek çok tür Türkiye üzerinden geçerken bu üç geçiş yolunda yoğunlaşır. Bu türler arasında eylek (Ciconia ciconia), kara leylek (Ciconia nigra), kızıl akbaba (Gyps fulvus), küçük akbaba (Neophron percnopterus), küçük orman kartalı (Aquila pomarina), büyük orman kartalı (Aquila danga), küçük kartal (Hieraaetus pennatus), yılan kartalı (Circaetus gallicus), kara çaylak (Milvus migrans), arı şahini (Pernis apivorus), şahin (Buteo buteo), saz delicesi (Circus aeruginosus), çayır delicesi (Circus pyagarsus), gökçe delice (Circus cyaneus), bozkır delicesi (Circus macrourus), atmaca (Accipiter nissus), yoz atmaca (Accipiter brevipes), gökdoğan (Falco peregrinus), delice doğan (Falco subbuted), tepeli pelikan (Pelecanus crispus), ak pelikan (Pelecanus onocrotalus), kaşıkçı (Platalea leucorodia) ve turna (Grus grus) sayılabilir. Sonbaharda leylek, pelikan ve şahin gibi kuşlar ya kuzeybatıdaki Kırklareli ve İstanbul ya da kuzeydoğudaki Artvin üzerinden Türkiye’ye girerler. Artvin’den girenler büyük bir yay çizerek güney-güneydoğu yönünde uçarlar. Kuzeybatıdan girenler ise, Anadolu’yu çaprazlamasına geçerek güneydoğuya uçar ve Hatay iline ulaşırlar. Bu kuşlar ilkbaharda geri döner ve ters yönde, hemen hemen aynı göç yolunu izlerler. Bu yollar özellikle soyu tükenmekte olan türler için pek çok yaşamsal tehlikeyi barındırdığı için, Türkiye gibi geçiş ülkeleri büyük önem taşır. Daha çok yırtıcı kuşların, özellikle de şahinlerin göç yolu üzerindeki Artvin-Borçka Geçidi’nde, 1976’da 230 binden fazla yırtıcı kuş sayılmıştır. Hatay geçişi, ülkeye kuzeybatıdan ve kuzeydoğudan giren göçmen kuşların ilkbahar ve sonbaharda toplandığı başlıca göç yoludur. Kuş Araştırmaları Derneği’nin 1998’den bu yana gerçekleştirdiği araştırmalar, her yıl Belen Geçidi’nden 500 bin göçmen kuşun geçtiğini ortaya koymuştur. Bunların başlıcaları leylekler (Ciconia türleri), kartallar (Aquila türleri) ve şahinlerdir (Buteo türleri ve Pemis apivorus). Türkiye’nin sulak alanları, kendisini besleyen kaynaklar üzerinde inşa edilen barajlar ve sulama amacıyla akarsu yönlerinin değiştirilmesi; tarım, sanayi ve evlerden kaynaklanan atıklarla kirlenme; tarım ve yerleşim arazisi kazanmak üzere yürütülen kurutma ve ıslah çalışmaları; aşırı ve yasadışı balıkçılık ve avcılık; canlı türlerinin yumurta ve yavrularının yasadışı toplanması; denetimsiz saz kesimi ve yakılması; lagünlerde balık yetiştiriciliği; tortullaşma ve su yönetimi yapılmayışı ile turizm gibi insan kaynaklı nedenlerle tahrip olmaktadır. Türkiye 1994’te Ramsar Sözleşmesine taraf olmuş ve Manyas, Burdur ve Seyfe gölleri ile Göksu Deltası ve Sultan Sazlığı Sözleşme listesine alınmıştır. 1998’de Yumurtalık Lagünü ve Uluabat Gölü ile Gediz ve Kızılırmak deltalarının eklenmesiyle, Sözleşme listesinde yer alan sulak alanların sayısı dokuza yükselmiştir. Buna paralel olarak Çevre Bakanlığı, sulak alanların karşı karşıya olduğu tehlikeleri gidermek ve Ramsar Sözleşmesini ulusal düzeyde uygulamak için, Sulak Alanlar Yönetmeliğini uygulamaya koymuştur. Ayrıca, Manyas ve Uluabat göllerine ilişkin yönetim planları da hazırlanarak uygulanmaya başlamıştır.
  2. Yaklaşık 12.000 yıl önce Türkiye’nin % 70’ine yakınının ormanlarla kaplı olduğu, steplerin Tuz Gölü dolayında küçük bir alanı kapladığı bilinmektedir (Çevre Bakanlığı, 2001). Ormanların giderek artan biçimde yıkıma uğraması sonucunda, Anadolu’da step florası egemen duruma geçmiştir. Son 50 yılda ise, tarım alanları açma, yanlış sulama yöntemleri ve yanlış arazi kullanımı gibi insan kaynaklı sorunlar nedeniyle, step alanlarının da büyük bir bölümü geri dönülemez biçimde tahrip olmuş, kalanların önemli bir kısmı da aşırı otlatma nedeniyle bozulmuştur. Step ekosisteminin bir parçası olan ve 21.745.000 ha’lık alanıyla Türkiye’nin % 28’ini kapsayan çayırların, 1935’te 44.300.000 ha, 1950’de ise 37.800.000 ha olduğu bilinmektedir. Bu alanlar artan nüfusun yiyecek gereksinimini yeni tarım alanları açarak karşılama politikalarının bir sonucu olarak yıkıma uğramıştır. Bugün çayır alanlarıyla birlikte, tarımda kullanıma pek uygun olmayan marjinal alanları da kapsayan step ekosistemlerinin kapladığı alan 28.000.000 ha’dır. Barındırdığı doğal bitki ve hayvan türleriyle, step alanlar biyolojik çeşitlilik açısından yaşamsal öneme sahiptir. Bu türler tarıma, ilaç sanayisine ve bazı başka sanayilere önemli katkı sağlar. Birçok tahıl yabanıl endemik türlerden yetiştirilmektedir. Tahılların büyük çoğunluğu yalnızca Türkiye’ye özgü olan yabanıl türlerden yetiştirildiğinden, stepin ekonomik açıdan belki de en önemli ekosistem olduğu görülmektedir (Çevre Bakanlığı, 2001). Türkiye step ekosistemi; endemik bir alt-tür olan Anadolu miflonunun (Ovis orientalis anatolica) yanı sıra, kurt (Canis türü), huş faresi (Sicista caucasia), köstebek (Talpa europea), gelengi (Citellus citellus), Avrupa ölçeğinde soyu tehlikede olan kuş türlerinden toy (Otis tarda) ve küçük kerkenez (Falco naumanni) ile yılan kartalı (Circaetus gallicus), şahin (Buteo türü), doğan (Falco türü), delice (Circus türü), mezgeldek (Tetrax tetrax), ibibik (Upupa epops) ve bıldırcın (Cotumix türü) gibi pek çok önemli türü barındırır. Özellikle son 50 yılda aşırı nüfus artışı ve beraberinde getirdiği tüketim, mera yönetimi olmaksızın yapılan aşırı otlatma, meraların tarımsal alana dönüştürülmesi, tarım alanlarındaki yanlış uygulamalar, denetimsiz avcılık, anız yakılması, kirlilik, erozyonun artması, yol ve baraj inşaatları, ekonomik değer taşıyan (özellikle tıbbi) bitkilerin sürdürülebilir olmayan yöntemlerle aşırı toplanması ve yanlış madencilik etkinlikleri Anadolu’daki step alanlarının ve ekosistemlerinin büyük ölçüde yıkıma uğramasına neden olmuştur.
  3. Ekoloji, organizmalarla çevrelerini ve bu iki varlığa ait öğelerin karşılıklı ilişkilerini araştıran bir bilimdir. Ekoloji sözcüğü ilk olarak Alman biyoloji uzmanı Ernst Haeckel tarafından 1866 yılında eski yunanca Oikos (evcik, konut) ve logos (bilim) kökenlerinden bir terim olarak türetilmiş ve kullanılmıştır. Böylece ekoloji, sözcük anlamı ile konut bilimi veya ev ekonomisi bilimi olarak ifade edilmiştir.
  4. Sistem: Öğe, element veya alt sistem adı verilen, bir bütün olarak düşünülebilen ve bütünün fonksiyonunu birlikte sağlayan parça ve olaylar topluluğuna sistem denir. Sistemler iki çeşittir. Açık sistem: Bu sistemler kendilerine girdi sağlayan ve çıktılarını üretip dış çevre koşullarına bağımlı olarak (dışarıdan enerji alan) işleyen sistemlerdir. Örnek olarak televizyonu ve biyolojik sistemleri verebiliriz. Sibernetik Sistem: Fonksiyonlarını yapmak ve devam ettirebilmek için bazı geri besleme mekanizmalarından yararlanan ve bir ideal durum ya da başlangıç noktasına sahip olan sistemlerdir. Tuvaletinizde kullandığınız sifon haznesinin sürekli devir daim ile düzenli olarak geri beslenmesi örnek verilebilir.
  5. Optimum Faktör: Bir canlının en iyi şekilde gelişmesini ve en üst düzeyde ürün vermesini sağlayan en elverişli durumdaki çevre faktörüdür. Örneğin, buğdayın yetişmesi ve en iyi verimi vermesi için en elverişli sıcaklık derecesi 25oC’dır. Bu optimum koşuldur. Sınırlayıcı Faktör: Bir canlının dayanabileceği fakat yaşamını güçlükle sürdürebileceği en elverişsiz durumdaki faktördür. Minimum ve maksimum olmak üzere iki sınırlayıcı faktör vardır. Yine buğday örneğine dönersek; optimum faktör olan 25oC dışında buğday -5oC ile +40oC arasındaki sıcaklıklara dayanıklıdır.
  6. ►İzolasyon ve immobilizasyon teknolojileri, ►Mekanik ayırma teknolojileri, ►Pirometalurjik teknolojiler, ►Elektrokinetik teknolojiler, ►Biyokimyasal teknolojiler, ►Toprağı su/sıvı ile yerinde(in-situ) temizleme teknolojileri, ►Toprak yıkama (kimyasal sızma) teknolojileriile, ►Fitoremediasyon(bitkiler tarafından alınabilme potansiyeli olan ağır metaller ile yapılır) teknolojileri olarak sıralanabilmektedir.
  7. Evsel atık suların içerdikleri organik maddeler, su ortamlarında bulunan bakteriler tarafından ayrıştırılır. Bu ayrışma başlangıçta aerob koşullarda oluşur. Çünkü bakteriler, suda çözünmüş haldeki oksijeni yaşamsal aktiviteleri için kullanırlar. Oksijenli koşullardaki ayrışma devam edebildiği sürece organik maddeler çevre açısından bir sorun oluşturmazlar. Çünkü reaksiyonun son ürünü kirliliğe neden olmaz. İşte, sudaki organik maddelerin biyokimyasal ayrışımı için bakterilerce gereksinim duyulan oksijen miktarına biyolojik oksijen ihtiyacı (BOI) denir. Bakteriler oksijensiz koşullarda organik maddeyi tüketirler. Ancak biyokimyasal reaksiyonlar sonucunda NH3, CH4 ve H2S gibi maddeler açığa çıkar. Bunlardan özellikle H2S, kötü kokusuyla oksijensiz ayrışmanın en belirgin göstergesidir. Kullanılmış suların alıcı ortamlarını oluşturan göl, nehir ve denizlere verilmesi sonucunda BOI yükü artar. Buna karşın çözünmüş oksijen azalır. Bir bölgenin BOI birimleri, o bölgenin organik madde miktarını, diğer bir ifadeyle kirletici miktarını verir ve dolayısıyla çeşitli bölgelerin karşılaştırılmasına olanak sağlar. Ülkemizde organik kirlenmenin en iyi örneğini Haliç ve İzmir Körfezi oluşturur.
  8. Mikroorganizmalar, doğada organik ve inorganik maddeler arasındaki geçişleri sağlarlar. Bu, biyosferde yaşamın sürdürülmesi için gereklidir. C, O, N, S ve P gibi maddelerin biyokimyasal çevrimleri mikroorganizma faaliyetleri sonucu oluşur. Mikroorganizmalar atık maddelerin arıtılması ve yeniden kullanılabilir hale gelebilmesi açısından büyük önem taşır. Mikroorganizmalar genelde şu alanlarda kullanılırlar: *Aktif çamur, damlatma, filtre ve oksidasyon çukurları *Anaerobik çürütme ve biyogaz üretimi *Atıklardan hayvan yemi olarak kullanılmak üzere alg üretimi *Kompostlaştırma *Atıklardan madde üretimi %0,1’den az, çok küçük sayıda mikroorganizma insan, hayvan ve bitkilerde hastalık yapmakta ve patojen olarak adlandırılmaktadır. Patojen olmayan mikroorganizmalara genellikle saprofit denilmektedir. İnsan ve hayvanlardan çok sayıda patojen atıldığından ham atık su ve arazilerden süzülen sular patojen içermektedir. Sonuç olarak, her su kütlesinde bir miktar patojen bulunur. Bu nedenle içme suyu kaynaklarının patojenler yönünden sürekli denetlenmesi ve patojenlerin belli bir derişim altında tutulması gerekir. Dünyanın pek çok yerinde içme suları patojenlerden arıtılabilmek için arıtmaya tabi tutulmaktadır. Patojenler, hastalık yapan organizma tarafından enfekte edilmiş insanlardan idrar ve dışkı yoluyla atılmaktadır. Patojeni almış insanların hastalık belirtisi göstermesi şart değildir. Su kaynaklarının hijyenik açıdan emniyetli olabilmesi için suyun fekal kirlenmeye maruz kalıp kalmadığının belirlenmesi gereklidir. Bu amaçla bazı prosedürler geliştirilmiş olup bunların çoğu indikatör organizmanın varlığının belirlenmesine dayanır. İndikatörler, normal olarak hastalık yapmayan, dışkıda çok sayıda bulunan ve patojenlere oranla çok daha kolay tayin edilebilen mikroorganizmalardır. Yüzeysel sularda patojenlerin indikatör organizmalardan daha hızlı öldüğü varsayıldığından indikatör organizmaların belli bir sayının altında oluşu, çoğu durumda patojenlerin olmadığını garanti eder. En çok kullanılan indikatör organizmalar Koliform bakteriler olup tanım olarak, aerob ve fakültatif aerob, Gr (-), spor yapmayan, 35°C’de 48 saatte laktozu gaz oluşumuyla fermente eden, çubuk şeklindeki bakterilerin tümünü içermektedir. Bu grupta E.coli ile normal olarak bağırsakta bulunmayan Enterobakter aerogenes sayılabilir. Su ortamındaki mikroorganizmaların ölümü pek çok nedenden olabilir. Bunlardan en önemlisi besin azlığıdır. Yüzeysel sularda mikroorganizmalar diğer hiçbir etki olmaması durumunda herhangi bir besinin tükenmesi sonucu yaşamlarını kaybetmeye başlamaktadırlar. Yaşamsal faaliyetlerinin sürmesi açısından ilk tükenen besine sınırlayıcı besin denilmektedir. Su ortamında mikroorganizmaların hızla yok olmasına neden olan 2. etken de sıcaklıktır. Patojenler ve bağırsakta yaşayan bakteriler için optimum sıcaklık 37°C olup yüzeysel sular ve yer altı suları genellikle bu sıcaklığın altında olduğundan mikroorganizmaların yaşaması için uygun olmayan bir ortam niteliği taşırlar. Dünyanın birçok bölgesinde içme suyu arıtılmadan önce patojenlerin uzaklaştırılabilmesi için dezenfekte edilmektedir. Dezenfeksiyon işleminin yapılmaması ya da yetersiz kalması durumunda çeşitli salgın hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Su ortamında yaşayan bazı patojenler şunlardır: Bakteriyel patojenler; Salmonella, Shigella, E.coli, Vibrio chlorea, Leptospira ve tüberküloz. Viral patojenler; Hepatitis, Polivirüs, Adenovirüs, Koksaki virüs ve Ekovirüs. Protozoal patojenler; Entemeoba histolytica , Nagleria gruberi. Parazitler; Tenya saginata, Ascharic lumbrocoides, Şistosomata.
  9. Dünya yüzeyindeki tüm ülkelerin enerji gereksinimleri ve teknik gelişimleri denizler üzerinden çok büyük miktarlarda petrol ürünün tüketici ülkelere taşınmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu taşımalar sürecinde gittikçe artan bir şekilde deniz kazaları oluşmakta ve deniz ortamı bu kazalar sonucunda denize dökülen petrol ürünlerinden ciddi boyutlarda etkilenmektedir. Bu kazalar dışında da gemilerin normal işleyişiyle ilgili olarak tankların yıkanması ve petrol atıklarının suya boşaltılması gibi nedenlerle denize bırakılan petrol ürünlerinin yılda yaklaşık 1 milyon ton gibi küçümsenmeyecek miktarı denizde kıyıları bulunan ülkelerde endişelere yol açmaktadır. Türkiye’yi çevreleyen denizlerde kaza sonucu kasten veya bilinçsizce denizlere ulaşan petrol atıkları su yüzeyinin yağ filmleriyle kaplanmasına, katran yumrularının oluşumuna, ortamda yaşayan canlıların ölümlerine, özellikle de denizlerin çeşitli kullanım şekillerinin zarar görmesine yol açmaktadır. Petrol bileşiklerinin deniz ortamında bulunmaları dört grupta ele alınmaktadır: *İnsan tarafından suya bırakılan veya kaza sonucu dökülen petrol bileşikleri *Deniz organizmalarının fizyolojik ve metabolik faaliyetleri sonucu dökülen petrol bileşikleri *Deniz dibi katmanlarından doğal olarak su içerisine sızan petrol ürünleri *Petrol ürünlerinin işlendiği rafinelerden veya petrol sondajlarından kaynaklarından üretilen ürünler Söz konusu petrol ürünleri çok değişik fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip olduklarından deniz ortamında yaratacağı etkiler de çok farklı olabilmektedir. Ham petrol, yer kabuğunun katmanları arasında hayvansal ve bitkisel maddelerin basınç ve ısı etkisiyle ayrışması yoluyla oluşan birikimi oldukça karmaşık ve bölgeden bölgeye kompozisyon ve özellikleri farklılık gösteren doğal bir üründür. Petrol, başlıca parafinik ve naftenik hidrokarbonlarla S, O2 ve N içeren bileşiklerin bir karışımıdır. Ayrıca bileşiminde eser miktarda metal bileşikler de bulunur. 1950’li yıllara kadar ham petrolün benzin, mazot, fuel-oil gibi ürünlere ayrışması (rafinerizasyonu) kuyuların bulunduğu bölgelerde yapılmaktaydı. Bu süreçte deniz üzerinden gerçekleşen taşımacılıkta rafine edilmiş petrol ürünlerinin taşınması söz konusuydu. Daha sonraları bu işlemler gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yapılması ve rafine ürünler yerine ham petrolün taşınması yoğunluk kazanmıştır. Bu ise tankerlerin gittikçe daha büyümesine ve daha büyük tankerlerin yapılmasına yol açmıştır. Gerek taşımacılık gerekse petrol arama faaliyetleri ile açık deniz alanlarında oluşan petrol kirlenmelerinin yanı sıra ham maddelerinin boşaltılmasındaki kolaylık nedeniyle genellikle dalga ve rüzgarların etkilerine karşı korunan kıyı kesimlerinde kurulan rafineriler boşaltma ve yükleme sürecinde veya proses nedeniyle denize ulaşan atık sularıyla bu yarı kapalı bölgelerin ağır bir şekilde kirlenmesine neden olmaktadır. Söz konusu rafinerilerde distilasyon ve parçalama yöntemleri uygulanarak ham petrolden elde edilen ürünlerin %55-98’i hidrokarbonlardan oluşmaktadır. Bu hidrokarbonları kökenlerden ayıracak olursak %30’unun parafinik hidrokarbonlardan (alkan), %50’sinin naftenlerden (sikloalken), %15’inin aromatik bileşiklerden, %5’inin de oksijenli, kükürtlü ve azotlu hidrokarbonlu bileşiklerden oluştuğu görülür. Parafinik hidrokarbonlar; bu gruba giren hidrokarbonlar tek karbonlu metan (CH4) ve iki karbonlu etandan (C2H8) başlayarak 60 veya daha fazla karbon atomu içeren bileşiklere kadar uzanır. Bunlar düz zincirli veya dallanmış bir karbon iskeletine sahiptirler. Petrol ürünlerinde düz zincirli bileşikler baskındır. Naftenler (sikloalkenlar); bunlar 5 veya 6 karbon atomu halkasına sahip (monosiklik) ve çok halkalı (polisiklik) maddelerden oluşurlar. Bu halkalarda alkil gruplarının da yer aldığı görülebilir. Aromatik bileşikler; bunlar ham petrolde nadiren bulunurlar. Benzen, toluen, ksilen, gibi maddelerden oluşurlar. Ham petrol içeriğinde yer alan ve ekolojik açıdan önemli elementler V ve Ni’dir. Bunların miktarları ham petrolün asfaltlaşmasıyla artış gösterir. Bunların dışında ham petrol içeriğinde Fe, Co, Cr, Hg ve As gibi elementler de bulunmaktadır. Bütün bu hidrokarbon bileşikleri ve eser elementler ortamda bulunuş yoğunluklarına bağlı olarak ekosistemde dolaylı ya da doğrudan zararlı etkilere neden olurlar. Deniz ortamına kaza veya başka yollardan ulaşan ham petrolün ekosistemde ne gibi zararlar yapabileceğini kestirebilmek için ham petrolü oluşturan hidrokarbon türleri ve bunların fiziksel türlerinin bilinmesi gerekir. Ham petrol ve rafine petrol ürünleri genellikle sudan hafiftir ve su yüzeyinde hızlı bir şekilde yayılma özelliğine sahiptir. Bu yayılma belirli bir süre sonra etki alanında kalan deniz yüzeyini bir film şeklinde kaplar ve akıntı etkisiyle uzak mesafelere yayılır. Denize dökülen petrol deniz yüzeyinde dağıldıktan hemen sonra değişime uğramaya başlar. Deniz yüzeyinde dağılan ve film oluşturan petrolün türüne ve bileşimine bağlı olarak gelişen fiziksel ve kısmen de kimyasal değişimler gözlenir. Suda yayılan petrol ürünleri emülsiyon veya çözünmüş maddeler şeklinde olabilir. Bu maddelerin deniz ortamındaki davranışı suya ulaştıkları zamandaki fiziksel yapılarına ve özelliklede suyun sıcaklığı, tuzluluğu ve bunların fonksiyonu olarak yoğunluğuna bağlıdır. Petrolün su ortamında geçirdiği evreler şunlardır: a)Buharlaşma b)Çözünme c)Emülsiyon d)Sedimantasyon (Çökelme) e)Oksidasyon f)Mikrobiyal ayrışma a)Buharlaşma: Suya dökülen petrol ürününün K veya daha fazla C atomu içeren fraksiyonları yüzeyde oluşturdukları film tabakasından hızlı bir şekilde buharlaşırlar. Ham petrolün yaklaşık %50’si 4-12C’lu bileşiklerden oluştuğundan denize dökülmelerinden hemen sonra hızlı bir buharlaşmaya uğrar ve denizdeki petrolün büyük bir kısmı atmosfere transfer olur. Buharlaşma hızı, yüzey emilimi ile atmosfer arasındaki sıcaklık farkının bir fonksiyonudur. Fark artıkça buharlaşma da artar. Buharlaşmayı arttıran diğer etkenler ise başta dalga olmak üzere su hareketleridir. Su hareketi ne kadar fazla ise yüzeysel dağılım ve buharlaşma o kadar hızlıdır. Atmosfere transfer olan petrolün tekrar deniz ortamına dönüp dönmeyeceği meteorolojik şartlara bağlıdır. Atmosfere geçen hafif moleküllü hidrokarbonların bu ortamda ne gibi değişimlere uğradığı bilinmemektedir. Ancak güneş enerjisinin etkisiyle çeşitli reaksiyonlara uğraması ve yeni kimyasal ürünler meydana gelmesi olasıdır. b)Çözünme: Hidrokarbonların molekül ağırlığı azaldıkça ve polaritesi arttıkça sudaki çözünürlüğü de orantılı olarak artar. Deniz suyunda ise tuzlulukla orantılı olarak çözünme yeteneği %25 oranında azalır. Buna karşın deniz ortamında gerçekleşen mikrobiyal ayrışma ve oksidasyon, hidrokarbonların çözünürlüğünü arttıran önemli etkenlerdir. c)Emülsiyon: Denize dökülen hidrokarbonlarda su içerisinde bulunan yüzey aktif maddeleri yardımıyla gerek su içerisinde gerekse petrol içerisinde emülsiyonlar oluşur. Su içerisinde petrol emülsiyonlarından oluşan petrol-su karışımı, petrol ürününün su alma yeteneğinin bir fonksiyonudur. Petrol içerisindeki su emülsiyonları fiziksel olaylar sonucu oluşur. d)Sedimantasyon: Deniz yüzeyine yayılan petrol ürününün sedimantasyonu, petrol bileşiklerinin yoğunluğunun deniz suyu yoğunluğundan daha fazla olacak şekilde, katran yumrularının emülsiyonlar veya çökeltiler oluşturmasıyla meydana gelir. Petrol ürününün bir yandan buharlaşması ve çökelme dolayısıyla diğer yandan yüzeye mineral maddelerin olunması sonucunda yoğunluğu giderek artar. Buharlaşma çözünme, oksidasyon ve ayrışma olaylarının ürünü katran yumrularıdır. Bu yumrular genelde su yüzeyinde yüzerler. Dalga hareketleri ve ileri derecede ayrışma, bunların daha küçük boyutta parçacıklara ayrılma ve dibe doğru çökelmesine neden olur. e)Oksidasyon: Petrol ürünleri yüzey sularındaki O2 ve güneş ışınlarının etkisiyle oksidasyona uğrarlar. Oksidasyon hızı, ürün içerisindeki maddelerin oksitlenme yeteneğine bağlıdır. Örneğin; alkil-naftenler normal alkanlara oranla çok daha çabuk oksitlenirler. Yüzeye yayılmış petrol filmi emülsiyonlar ve katran yumrularına oranla çok daha hızlı bir şekilde foto oksidasyona uğrar. f)Mikrobiyal ayrışma: Deniz kirlenmesiyle ilgili yapılan laboratuar deneyleri, deniz ortamına dökülen petrol ürünlerinin belirli bir zaman sürecinde bu ortamda bulunan mikroorganizmalar, özellikle de bakteriler tarafından tümüyle ayrıştırıldıkları belirlenmiştir. Deniz ortamına yapılan gözlemlerde hidrokarbonların bir bölümü mikrobiyolojik ayrışma oranını ortaya koymaktadır. Araştırıcılar ayrışma hızının, hidrokarbon türüne ve deniz suyunun sıcaklığına bağlı olarak değiştiğini ileri sürmektedirler. Ayrıca deniz suyunda bulunan besleyici tuzların (N ve P) miktarı da mikrobiyal aktiviteyi arttırdığından biyolojik ayrışma oranı da hızlanmaktadır. Petrolün Deniz Ekosisteminde Birikimi Ham petrolün abiyotik sistemdeki birikimi, su kütlesindeki ve sedimentteki birikim olarak iki bölümde ele alınabilir. a)Su Kütlesinde Birikim Deniz suyunda meydana gelen birikim şekilleri üç ana grupta toplanmaktadır: *Su kütlesi içerisinde çözünmüş veya partikül fazındaki birikimler *Su yüzeyinde oluşan filmler *Yüzer katranlar Deniz suyu kütlesinde saptanan birikimler yüzeyde en fazla olmak üzere derinlere gidildikçe azalan oranlarda yoğunluk göstermekte, 2000m ve daha fazla derinliklerde hemen hemen 0 olmaktadır. Birikimler, hidrokarbonların karbon sayısına bağlı olarak değişmekle birlikte, 0.03-30µg/l arasında bulunmaktadır. Bu değerlerden yararlanarak denizlerdeki petrol ayrışma ürünlerinin 400 milyon tona ulaştığı hesaplanmaktadır. Bu konularda yapılan araştırmalar, ham petrolün su kütlesindeki dağılımınım petrolün türüne, başka bir deyişle de petrolün kökenine bağlı olduğunu ortaya koymaktadır. Denize dökülen ham petrolün yüzeyde oluşturduğu film kalınlığı, petrolün su yüzeyinde kalma süresi ile ters orantılıdır. Bu ise ham petrolün türüne göre değişen fiziksel özelliklerine bağlıdır. Bu nedenle, kökeni bilinen bir ham petrol atığının ne kadar bir zaman sürecinde ne kadar bir alana yayılabileceğini ve ne kadar bölümünün buharlaşıp ne kadarının katrana dönüşebileceğini yaklaşık olarak hesaplamak mümkün olmaktadır. b)Sedimentte Birikim Hidrokarbonların denizel sedimentlerdeki yoğunluğu, su kütlesindeki yoğunluğun en az 4 katıdır. Kirlenmemiş kıyı bölgeleri ve açık denizlerdeki sedimentler 1-4ppm oranında kuru ağırlıkta hidrokarbon içermektedir. Kirlenmiş bölgelerde ise çok daha yüksek oranlarda hidrokarbon bulunmaktadır. Ancak bu hidrokarbon içeriğinin doğal mı, yoksa denize dökülen ham petrolden mi geldiğini saptamak oldukça güçtür. Ham Petrolün Deniz Biyosferindeki Birikimi ve Yarattığı Etkiler Deniz ortamında çok yaygın olan petrol kirlenmesi ve bunun sonucu ortaya çıkan bileşikler, ekosistem içerisindeki tüm organizmaları az veya çok etkilemektedir. Yapılan araştırmalar, kirlenmenin ileri boyutlara ulaştığı kıyı bölgelerinde yaşayan canlılarda hidrokarbonların önemli oranlarda biriktiğini; ancak açık denizde yaşamlarını sürdüren canlılarda da petrol ürünlerinin ppm veya ppb oranlarında bulunabildiğini ortaya koymaktadır. Deniz suyunda ppb oranındaki hidrokarbon yoğunluğu, birikim (biyo-akümülasyon) sonucu denizel organizmalarda ppm düzeylerine ulaşmaktadır. Bunun nedeni, hidrokarbonların besin zinciri yolu ile canlı organizmalarda birikime (biyo-magnifikasyon) uğramasıdır. Petrol hidrokarbonlarının denizel canlılarda (balık ve yumuşakçalar) ne şekilde metabolizmaya uğradıkları konusunda son 10 yıldır kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Bazı araştırmacılar biyo-deneyler ile suya bırakılan petrol ürünlerinin fitoplanktonda 10-30ppb düzeyinde fotosentezi stimüle (uyarma) ettiğini, buna karşın 60-200ppb seviyesinde fotosentezi yavaşlattığını, daha yüksek yoğunluklarda ise tümü ile durdurduğunu göstermişlerdir. Diğer bazı araştırıcılar ise laboratuar şartları altında çeşitli organizmaların belirli petrol ürünlerine karşı dirençlerini ölçmüşlerdir. Bu araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre, hidrokarbonların canlıları etkilemesi ortam koşulları ile doğrudan ilgilidir. Örneğin; su sıcaklığı, oksijen içeriği, pH gibi ortam faktörleri, canlıların petrol ürünlerine olan direncini etkilemektedir. Bunun yanı sıra, ortamda bulunan diğer maddelerin örneğin; deterjanlar ve benzeri petrol seyrelticiler (dispersanlar) petrolün olumsuz etkisini arttıran faktörler olarak saptanmıştır. Petrol ürünlerinin deniz canlıları üzerindeki direkt öldürücü toksik etkisi, doku ve hücrelerde birikim ve fizyolojik faaliyetlerin etkilenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Yapılan biyo-deneyler, petrol içerisinde bulunan, suda eriyebilen aromatik hidrokarbon bileşikleri ile heterosiklik bileşiklerin deniz canlılarındaki ölümcül etkilerde başlıca rol oynadığını ortaya koymaktadır. Akut etkinin meydana gelebilmesi için petrol konsantrasyonunun fazla olması gerekmez. Rafine edilmiş petrol ürünleri eşit miktardaki ham petrole oranla çok daha toksiktir. Düşük moleküllü parafinik hidrokarbonlar canlılarda narkoz etkisi yapmaktadır. Ancak bütün bu etkiler petrol türünün yanı sıra, canlı türlerine ve ortam şartlarına da bağlıdır. Yengeç, ıstakoz ve karides gibi Crustaceae’ler ve bazı bentik organizmalar, özellikle zemine gömülü olarak yaşamlarını sürdüren türler, petrol kirlenmesine karşı en duyarlı olanlardır. Bunlar 1-10ppm oranında petrol konsantrasyonlarından etkilenirler. Midye gibi çift kabuklular ve balık türleri 5-50ppm ve Gastropoda’lar ile deniz bitkileri (algler) 10-100ppm oranına duyarlıdırlar. Petrol ürünlerinin canlılarda yaratığı toksik, akut ve/veya kronik doğrudan etkilerin yanı sıra, dolaylı fizyolojik etkileri de söz konusu olmaktadır. Örneğin; petrol ürününün canlıların beslenmesinde yaşamsal rol oynayan kemo-reseptörler, yani kimyasal algılayıcıların üzerini kapatarak organizmanın beslenme olanağını ortadan kaldırdığı saptanmıştır. Diğer bir örnek de, bazı canlılarda üremeyi gerçekleştiren mekanizmalar arasında önemli rol oynayan feromonların, yani karşı cinsi çekmek için organizma tarafından salgılanan kimyasal maddelerin maskelenmesidir. Yapılan araştırmalar, petrol ürünlerinin bir yandan suya bırakılan gametlerin hareket yeteneğini engellerken, diğer yandan gelişmenin başlangıcındaki larvaları da öldürmek suretiyle üremeyi büyük çapta etkilediğini göstermiştir. Petrol ürünlerinin canlılarda meydana getirdiği fizyolojik etkiler şunlardır; *Fitoplanktonda hücre bölünmesinin gecikme ve engellenmesi *Balıklarda anormal yumurtlama *Gastropoda’larda kemotaktik beslenme tepkilerinin azalması *Crustaceae’lerde beslenme davranışlarının değişmesi, yumurta döllenmesi ve üremenin engellenmesi *Çift kabuklularda beslenme, yem/su filtrasyonu işlevlerinin durdurulması *Deniz kurtlarında döllenmenin durdurulması Denizel organizmaların yanı sıra su yüzeyini paylaşan kuşlar da yüzeyde oluşan filmlerden etkilenirler. Hemen hemen her büyük tanker kazasından sonra martı, karabatak vb. deniz kuşlarının kütleler halinde öldükleri gözlenmektedir. Bunlar, avlanma amacı ile suya dalışları sırasında petrol ile sıvandıklarından uçamamakta ve çırpınma sürecinde yuttukları ve deri ile temasa geçen petrolden zehirlenmektedirler. Deniz ortamında yaşayan pelajik balık türleri genellikle petrol atıklarından kaçarak temiz sulara göçebilirler. Buna karşılık deniz dibinde yaşayan demersal türlerin hareket yeteneği pelajik türlere oranla daha zayıf olduğundan su içersinde oluşan ve sedimente doğru yönelen su-petrol veya petrol-su emülsiyonlarından, süspansiyon halindeki partiküllerden ve katran oluşumlarından etkilenirler. En fazla etkilenme ise midye ve istiridye gibi kendilerini zemine yapıştırarak yaşamlarını sürdüren, yer değiştirme yetenekleri olmayan, sesil türlerde görülmektedir. Sesil türlere yönelik diğer bir etki de, planktonik dönem sonunda larvaların kendilerini zemine yapıştırma döneminde ortaya çıkmaktadır. Bunlar kendilerini taş, demir, ahşap gibi sert cisimlere yapıştırarak yaşadıklarından bu cisimlerin üzerinde oluşan petrol filmleri bu olanağı ortadan kaldırır ve stokun azalmasına neden olur. Bunlarda bu faktöre bağlı kütlesel ölüm, çok sık görülen olaylardandır. Bunun yanı sıra bazı durumlarda petrolün su içerisindeki miktarına bağlı olarak ölüm dışı (sublethal) etkilerde örneğin; midye, istiridye, karides gibi su ürünleri, petrol ürünü bulaşması veya filtrasyon sonucu dokulardaki birikim nedeni ile kötü koku ve tat kazanmaktadırlar. Bu şekilde etkilenmiş fertler temiz bir ortama taşındıklarında ancak birkaç ay sonra petrol ürünlerinden arınabilmektedirler. İnsanlar hayvansal dokularda bulunan 5-50ppm yoğunluktaki petrol hidrokarbonlarının yarattığı tat değişimini algılayabilirler. Bazı bölgelerde petrol ürünlerinin yarattığı etkilerin kazadan en az iki yıl sonrasına kadar sürdüğü gözlenmiştir. Sedimentte yığılan ve büyük bölümü katranlardan oluşan stabil duruma geçmiş petrol kalıntıları, kum çıkartma, sürütme, avcılık ve dalga hareketleri gibi zemini etkileyen işlemler sonucunda yeniden suya karışmakta, kıyı ekosistemini ve balıkçılığı, sahile taşınma sonucu plajları, dolayısıyla denizin dinlence amacı ile kullanımını olumsuz etkilemektedir. En fazla etki, denizin gel-git hattında yaşayan canlı topluluklarında görülmektedir. Denizel ekosistemde büyük rol oynayan ve suya O2 sağlayan fotosentetik bitkiler yüzeye yayılan petrol filmi ile bulaşmakta ve ölmektedirler. Bu olay özellikle deniz marulu (Ulva sp.) türlerinde gözlenmektedir. Deniz organizmalarında gözlenen diğer bir sublethal etki de midye, istiridye gibi çift kabuklularda ve özellikle kefal gibi bazı balık türlerinde oluşan renk değişimidir. 1ppb oranında petrol hidrokarbonlarının bu tip değişikliklere neden olduğu bilinmektedir. Petrol Ürünlerinin Bentik Organizmalarda Görülen Etkileri Bentik organizmalar, yaşam süreçlerinin büyük bölümünü deniz dibi zemini üzerinde veya zemini oluşturan sedimentler içersinde gömülü olarak geçirirler. Bentik organizmalar grubuna giren belli başlı canlılar yumuşakçalar (Mollusca’lar), kabuklular (Crustaceae’ler), derisidikenliler (Echinoderma’lar), kurtlar (Poliket’ler, Annelid’ler vb.), Coelenterata’lar ve Hidroid’lerdir. Bu çeşit organizmalar genellikle suyu filtre eden veya sediment içersinde çökelmiş olarak bulunan maddeleri süzen canlılar olarak kirleticilerin vücut dokularında birikimine açıktırlar. Bunlardan ıstakoz, yengeç, karides, midye, istiridye vb. gibi önemli bir bölümü balıkçılık endüstrisi için de büyük önem taşırmaktadır. Bu nedenle gerek petrol kirlenmesi, gerekse diğer kirlenme şekillerinde uygulanan etki-tepki araştırmalarında bu tür organizmalar büyük rol oynar. Suyun filtrasyonu sürecinde bu tür canlılar su içerisinde dispersiyon ve süspansiyon veya sudaki diğer maddeler tarafından absorbe edilmiş durumdaki petrolü alırlar. Bu etkiler özellikle tür zenginliği ve biyomas yoğunluğunun en fazla olduğu littoral bölgede, 25-50m arasındaki derinliklere kadar olan alanda sık olarak gözlenmektedir. Yapılan deney ve gözlemler Mytilus edulis (midye) türü yumuşakçalarda petrol hidrokarbonlarının biriktiğini ortaya koymaktadır. Yapılan gözlemler ıstakoz, karides ve yengeç gibi zemin üzerinde hareket edebilen türlerin, yoğun kirlenmeye uğramış bölgelerden kaçabildikleri, bazı türlerinse böyle alanlara özellikle sokulduklarını göstermektedir. Genel olarak, bentik organizmaların genç fertleri petrol kirlenmesinden yaşlılara oranla çok daha kolay etkilenmektedir. Bunlarda 1ppm’lik konsantrasyonlar denge bozuklukları yaratabilirken 2 ve daha yukarı ppm konsantrasyonların lethal etkisi görülmektedir. 2-30ppm arasında 96 saat sürede %50 ölüm gerçekleştiği saptanmıştır. Denizkestaneleri ve diğer derisidikenli türlerinde düşük konsantrasyonlar döllenmeyi etkilememekle birlikte, yumurtaların gelişmesini engelleyici etki yaratabilmektedir. Bugüne kadar yapılmış gözlemler, kayalık kıyılarda yer alan bentik organizmaların kirlenme etkisinin ortadan kalkmasından 1 hafta gibi kısa bir süre sonunda yeniden belirmeye başladıklarını, buna karşın yumuşak zeminli (kum, çamur vb.) deniz dibinde yaşayan canlı topluluklarının yenilenebilmesi için 5 yıl gibi uzun bir süreye gerek olduğunu ortaya koymaktadır. Petrol Ürünlerinin Balıklarda Gözlenen Etkileri Deniz ortamında yaşayan balık türleri, serbestçe yüzebilen (pelajik), zemin üzerinde hareket edebilen (demersal) ve bu iki ortam arasında yaşamlarını sürdüren (semipelajik) türler olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Genel olarak belirtmek gerekirse, deniz ortamına bırakılan petrol atıklarının büyük bölümü uzunca bir süre deniz yüzeyinde kalacaktır. Bunun sonucu olarak bu üç grupta yer alan balıkların etkilenmesi petrol yoğunluğuna bağlı olduğundan yüzey tabakalarındaki organizmaların etkilenmesi doğal olarak çok daha hızlı olacaktır. Daha derinlerde yaşayan canlılar ise su sütunu içerisinde dispersiyon ve emülsiyon halindeki fazlardan etkilenirler. Petrol kirlenmesinin pelajik balık türlerindeki etkisi oldukça değişik olabilmektedir. Genellikle en fazla gözlenen etkiler, solungaçlara petrol bulaşması sonucu solunumun engellenmesi ve yutma nedeni ile petrol içerisinde bulunan toksik bileşimlerin alınmasıdır. Balıklarda akut etkiler, petrolün yoğun olarak yayıldığı alanda gözlenmektedir. Buna karşın balıklarda fizyolojik etki yaparak beslenme, hareket ve üreme gibi işlevleri veya tat, koku, renk gibi ekonomik değerini etkileyen veya kanserojen vb. insan sağlığına zarar verebilen kronik etkiler, çevre açısından çok daha büyük önem taşımaktadır. Büyük deniz kazalarından sonra pelajik balıklarda kütlesel ölüm olaylarının gözlendiği konusunda literatürde yeterli bilgilere rastlanmaması, bu türlerin kirlenen bölgeden hızla kaçmaları ve özellikle de balık türlerinin büyük bir bölümünün vücut yüzeyini kaplayan kaygan, sümüksü bir salgı ile dış etkilere karşı korunmalarıdır. Bu mukoza salgısı, petrol ürünlerinin vücut yüzeyi ile direkt temasını önleyebilmektedir. Ancak böyle kazalarda yanmayı ve yayılmayı önlemek amacı ile yanlış bir uygulama olarak kullanılan dispersan deterjanlar, bu mukozayı ve koruyucu salgının etkisini ortadan kaldırarak balık ölümlerinin artmasına neden olmaktadır. Marmara ve Karadeniz gibi yarı kapalı deniz bölgelerinde veya haliç, koy, körfez gibi su sirkülasyonlarının kısıtlı olduğu yörelerde petrol kirlenmesi sonucu ergin balık populasyonlarında önemli kütlesel balık ölümlerinin gözlenmemiş olması, balıkların yoğun şekilde kirlenen bölgelerden uzaklaşmalarına bağlanmaktadır. Petrol kirlenmesinin ergin pelajik balık türlerinde önemli derecelerde etki yaratmamasına karşın, pelajik balık türlerinin büyük bölümünün yumurta ve larva dönemlerinin yüzeysel su tabakalarında geçmesi, bunların kirlenmeden etkilenmelerine ve ölmelerine neden olmaktadır. Torrey Kanyon olayında olduğu gibi, petrol kirlenmesinin büyük boyutlara ulaştığı kazalarda kirlenme etki alanındaki Sardina pilchardus (sardalya) yumurta ve larvalarında %90’a kadar varabilen ölüm oranı gözlenmiştir. Bu arada belirtilmesi gereken önemli bir nokta, suda bulunan petrol ürünü türünün balıkları farklı etkilemesidir. Balıklarda ham petrol ve ağır fuel-oil türleri rafine ürünlerden daha az etkili olmaktadır. Başka bir deyişle, suya ulaşan petrol ürünü inceldikçe etkisi artmaktadır. Ham petrolü dispers hale getiren, yani incelmesini sağlayan deterjanlar vb. dispersan maddeler, bu nedenlerle ölümcül (lethal) ve sublethal etkilerin artmasında rol oynadıklarından bunların uygulandığı durumlarda etkilerin ne kadarının petrolün kendisinden ve ne kadarınınsa bu dispersiyon olayından meydana geldiğini kesinlikle saptamak zorlaşmaktadır. Petrol Ürünlerinin İnsan Sağlığına Etkileri Petrol ürünleri ile bulaşmış balık ve diğer su ürünlerinin insan tarafından tüketilmesi, bu ürünlerdeki petrol konsantrasyonunun çok düşük düzeyde olması durumunda dahi sağlık açısından sakıncalar yaratır. Bu sakıncaların başında, ham petrolü oluşturan bileşiklerden bir bölümünün, memeli hayvanlar ve insanlarda kanser yapıcı olduğu bilinen veya bu konuda kuşkulu olan maddelerden oluşması gelmektedir. Bunlar arasında, halkalarında N ve S bulunan heterosiklik bileşikler, polisiklik ve heterosiklik bileşiklerin metil türevleri ile polinükleer hidrokarbonlar yer almaktadır. Ayrıca ayrışmış, çözünmüş ve kısmen bozulmuş petrol ürünleri içerisinde aktif kanserojen etkileri olan yükseltgenme ürünleri de oluşmaktadır. Ham petrolün distilasyonu sonucunda elde edilecek fraksiyonlarda 40’tan fazla kimyasal bileşik meydana gelmektedir. Kanser yapıcı maddeler üzerinde yapılan araştırmalar, bu maddeleri primer (birincil) kanserojenler, sekonder (ikincil) kanserojenler ve yardımcı kanserojenler veya hızlandırıcılar olarak üç kategoriye ayırmaktadırlar. Birincil kanserojenler; kimyasal ve biyolojik yapılarında yer alan etkin bileşimler nedeniyle doğrudan doğruya kanser oluşturabilmektedirler. İkincil kanserojenler; biyolojik, kimyasal veya biyokimyasal olarak etkin olmamakla birlikte, bazı özel reaksiyonlar sonucu (örneğin; polinükleer aromatik ve heterosiklik hidrokarbonlar, aromatik ve heterosiklik aminler gibi) aktif kanserojenlere dönüşebilmektedirler. Yardımcılar veya hızlandırıcılar; kendileri kanserojen olmadıkları halde primer ve sekonder kanserojenlerin etkisini arttırmaktadırlar.
  10. ►Havada bulunan gazların yalnızca %1-1.5’luk kısmı uçucu ağır metaller olmasına karşın bu maddelerin birikimleri günümüzde birçok rahatsızlığa neden olmaktadır. ►Bunun yanında toprak ve su kaynaklarına bulaşan ağır metallerin bitkiler tarafından alınarak ve bu ortamlarda gelişen canlılar tarafından absorblanması ile yine birikme yoluyla seviyelerinde giderek artmalar görülür. ►Maruz kalma süresi de hastalıkların sayısında artışa neden olmaktadır. Örnek olarak otoyolların yakınında ikamet eden insanların şehir dışında ikamet insanlara oranla daha fazla kanser olmaları gösterilebilir. Bu örnekleri arttırmak tabii ki de olası bir durumdur.
  11. ►Hava kirliliğinin yoğun olduğu büyük illerimizde kaliteli ve temiz linyitin yakılması için gerekli tedbirler alınmalıdır. ►Kentsel ısınmada doğal gazın kullanımının artırılması ve yoğun hava kirliliği yaşanan illerimize doğal gazın götürülmesi gerekmektedir. ►Büyük ısıtma sistemlerine filtre takma zorunluluğu getirilmelidir. ►Sadece uçucu kül için elektrofiltre bulunan termik santrallere desülfürizasyon tesislerinin de zorunlu olarak kurdurulması sağlanmalıdır. ►Otoyolların şehirlerin çok yakınında bulundurulmaması, ►İşletmeleri oluşturuken hakim rüzgar faktörlerine ve uygun filtrasyon veya iyileştirme ön işlemlerinin önceden planlanması, ►Kişisel bilgilendirme çalışmalarının uygun biçimde yürütülmesi ile bu artışların önüne geçibilir.
  12. Beslenme ilişkilerine göre bir ekosistemde tüketiciler beş gruba ayrılır: 1. Primer tüketiciler (Otoburlar)- Besin zincirinin ilk halkasını oluştururlar. Örneğin böcekler. 2. Seconder tüketiciler (Etoburlar)- Örneğin böcekleri yiyen kuşlar. 3. Tersiyer tüketiciler (Et yiyen yırtıcılar)- Örneğin küçük kuşları yiyen kartal. 4. Bitki ve et yiyenler- Örneğin insan, kedi, köpek. 5. Mikrotüketiciler (Ayrıştırıcılar)- Üretici ve tüketicilerin oluşturduğu ayrışma ürünlerini ayrıştırarak besin zincirinin son halkasını oluştururlar. Bitkisel ve hayvansal ayrıştırıcı olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
  13. Beslenme kısaca canlıların yaşamlarını devam ettirebilmek için besinleri dış ortamdan alarak metabolize etmesi demektir. 1.Beslenme basamağı ise hangi canlı hangi canlının besin ihtiyacını karşılar,kim ne ile beslenir gibi soruların kısa ve kolay anlaşılır bir şekilde gösterimidir. 2.basamağı ise bitki ile beslenen canlılar oluşturur(Tavşan,fare) 3.Basamağı et hem ot ile beslenen canlı türleri oluşturur.4 basamağı ise sadece et ile beslenen canlı türleri oluşturur. Doğada canlılar başka bir canlıyı besin olarak kullanırken kendileri de başka canlıların besini olurlar. Canlıların birbirlerini tüketmelerine göre sıralanmaları ile oluşan bu zincire besin zinciri denir. Bu zincirin her halkasına da beslenme basamağı denir ve her halka ayrı bir tür tarafından oluşturulur.
  14. Canlıların birbirlerini tüketmelerine göre sıralanmaları ile oluşan bu zincire besin zinciridenir. Genel olarak üç tip besin zinciri vardır. 1. Yeşil bitkilerden başlayıp hayvanlara doğru uzanan predator zincir. Bir predator (yırtıcı), bir cins besini kullanmaz, birçok değişik besini yiyebilir. Bu durumda besin zincirinden çok besin ağı meydana gelir. Örneğin : Bitkisel Plankton > Hayvansal Plankton > Omurgasızlar > Balık > İnsan 2. Büyük hayvanlardan küçük hayvanlara doğru uzanan parazitsel zincir. Örneğin: Memeliler ve kuşlar > Parazitler > Pireler 3. Bozulma ürünlerini yiyenlerle başlayan saprofitik zincir: Saprofitler, ölü canlıların artıklarını veya organik maddeleri parçalar ve bunlar, basit inorganik veya organik maddelere dönüşürken ortaya çıkan enerjiyi kullanırlar. Bunların hareket kabiliyeti az ama çoğalma hızları büyüktür ve çok değişik çevre şartlarına uyum gösterebilirler. kaynak: Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu, Ekoloji Ders Notları
  15. Bir tarlanın verimi minimumdaki besin maddeleri değil, maksimum olan da ürün verimini sınırlaması ve besin maddelerinin miktarı yanında, çeşitli besin maddeleri arasındaki oranın da bu hususta rol oynaması gibi nedenlerle, ‘Vater yasası’ ile tamamlanmıştır. Vater Yasası: Bu yasaya göre bir yetişme ortamının verimliliği onun en elverişsiz özelliği ile sınırlandırılır.
  16. Liebig’in Minimum Yasası: Bir tarlanın verimi, onun minimumdaki besin maddesi ile orantılıdır. Ekolojik faktörlerle ürün veya verimlilik arasındaki ilişkiyi ifade eden bu yasada; ürün üzerinde yalnızca besin maddesi etkili olmayıp, iklim, genetik özellikler vb. ekolojik faktörlerin de etkili olduğu vurgulanmaktadır.
  17. Biyolojigunlugu.com forumlarının genel amacı "Bilgi Paylaşımı" olduğundan; kışkırtıcı, genel ahlaka aykırı, siyasi ve gözü yorabilecek imzalardan kaçınılmalıdır. Bu imzalara haber verilmeksizin müdahale edilebilir. İmzaya resim, fotoğraf, video konulması yasaktır. İmzalarda forum üyelerinin kişisel web siteleri haricinde herhangi bir web sitesinin veya reklam amaçlı ticari bir markanın yada ürünün web sitesinin konulması site yöneticilerinin bilgisi haricinde yasaktır. İmzada yaptığımız kısıtlamalar gereği sadece yazı kullanılabilmektedir. Kullanılan yazının satır sayısı 3 'ten fazla, yazı boyutu aşırı büyük olamaz. İmza ve profil fotoğrafı sistemi gerekli görüldügü takdirde kapatılabilir. İmzasi boyutsal yada kapladığı alan bakımından fazla olan ve kuralları ihlal eden imzalar ile profil fotoğraflarına haber verilmeksizin müdahale edilebilir. İmza ve Profil fotoğrafının içerisinde herhangi bir ürün, web sitesi, firma tanıtımı, logo bulunması site yöneticilerinin bilgisi haricinde yasaktır. Genel ahlaka aykırı, başkalarını rahatsız edici, şiddet ve müstehcenlik içeren, dil, din, ırk ayrımına yönelik, başka üye profil fotoğraflarına benzer fotoğraflar ile siyasal, politik, dini simgeleri, kişileri avatar olarak kullanmak yasaktır.
  18. BG forumlarında forum ana ve alt başlıklarında belirlelen konular dışında başlık açmak yasaktır. Forum ana ve alt başlıklarının tanımı, hangi konunun nereye açılması konusunda sizi tatmin edecek kadar bilgi içermektedir. BG forumlarında otomotiv harici konuların paylaşılması için "Konu Dışı", taziye ve kutlamalar için "Taziye, Tebrik Ve Kutlamalar" forumu mevcuttur. "Konu Dışı" forumunun hangi amaçlar için kullanılabileceği ve içeriğinde olmaması gereken unsurlar "8. BG Konu Dışı Forumu Kuralları" bölümünde belirtilmiştir. BG forumlarında yazılan mesajların içeriğinden mesajı yazan forum üyesi sorumludur. Bilinmesi gereken önemli bir husus; Gönderilecek mesajların veya forum alanlarında belirtilecek fikirlerin hiçbiri olumlu veya olumsuz forum yönetimini ve BG 'yi bağlamaz. Forum yönetimi herhangi bir kanun yaptırımında üyenin savunuculuğunu üstlenmez, üyeler kendi sorumlulukları ile başbaşadir. Forum yönetimi hiçbir şekilde bu tür durumlarda üyeye destek olacağı vaadinde de bulunmaz. T.C. yasalarını ya da uluslararası kanunları, anlaşmaları, tüzükleri çiğneyen mesajlar foruma gönderilemez (¹). Herhangi bir alanda gerçek ve tüzel kişileri, kurum ve kuruluşları, kamu kuruluşlarını ve personelini küçük düşürecek resim, fotoğraf, ilüstrasyon, çizim, yazı, alıntı, ses dosyası, video, bağlantı, makale, tablo, mesaj vb içerikler kesinlikle yasaktır. Herhangi bir kullanıcının, gerçek ve tüzel kişinin isteği dışında kişisel bilgilerini (ad, soyad, adres, tel no vb.) yayınlaması kesinlikle yasaktır. Bir başkasının gizlilik hakkını ya da yayın haklarını çiğneyen ya da telif hakları, ticari marka hakları veya baska mülkiyet hakları tarafından korunan veya bu tarif edilen sınıflara giren malzemelerden uyarlananlar da dahil olmak üzere; sahibinden veya haklarını elinde tutandan önceden izin almaksızın, başkalarının haklarını çiğneyen ya da ters düşen hiç bir bilgi, dosya veya başka malzeme forumlarda yer alamaz. FSEK (Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu) uyarınca forumlarda her türlü lisans gerektiren ve telif hakkı bulunan film, müzik, yazılım ve diğer eserlerin paylaşımı kesinlikle yasaktır. Başka bir site katılımcısını, üçüncü bir şahsı, kurum ve kuruluşları küçültücü veya hakaret edici yazılar yazılamaz. Forum yöneticilerini, kullanıcılarını küçümser davranışlar sergilemek yasaktır. BG tamamı ile bir bütündür, yönetimin onayıyla beraber BG forumları içerisinde küçük gruplar oluşturulabilir (İl grupları, SS kullanıcıları vb.). BG bünyesi haricinde oluşturulan grup ya da kulüplerin, web sitelerinin, oluşumlarının tanıtım ve reklamlarının yönetimin bilgisi haricinde yapılması yasaktır. Başka sitelere üyeleri veya kullanıcıları yönlendirme amaçlı yazılan reklam mahiyetinde yazılar (Özel Mesaj Dahil) YASAKTIR. "Duyurular" forumu karışıklığın önlenmesi, duyuruların belirli bir düzene girebilmesi için moderasyone tabidir. Başlık açabilirsiniz ancak yönetim başlığa onay vermedikçe konu yayına girmez. Özel mesaj atarak üyeleri rahatsız etmek yasaktır. BG 'den veya içerisinde ki bağlantılardan indirdiğiniz tüm dosyalar, programlar, script veya yazılımlardan dolayı bilgisayarınızda oluşacak olan herhangi bir zarar veya hasardan BG sorumlu tutulamaz. Sansürlenerek te olsa küfür, argo terim, maksadı aşan benzetme, sataşma, tartışma çıkarıcı söz, aşağılama vb. içerikler mesajlarınızda bulunamaz. Tehdit etmek, küfretmek, örf ve adetlere karşı, müstehcen, kaba, nefret dolu mesajlar ile din, dil, ırk ayrımına yönelik mesajlar yazmak, davranışlarda bulunmak yasaktır. BG forumlarının en belirgin özelliği kullanıcıların mesajlaşmalarında yakalanan belirgin düzeydir. Bu güzel çizgiyi korumak mutlaka kullanıcının görevidir. Mesajımızın bir içeriği olmasına gayret edelim. Meselâ sırf gülümseme veya "teşekkür", "çok güzel!" vb. kısa mesajlar yazmaktan kaçınalım. Aynı mesaj birden fazla foruma kopyalanamaz. BG forumları içerisinde açılan bir başlığın linkini alakalı veya alakasız başka başlıklara sürekli kopyalamak, başlığınızın ilgi çekmesi için mesaj kalabalığı ve kirliliği oluşturmak yasaktır. Gündem ve Siyaset forumu dışında politik, siyasi ve dini konuların konuşulması yasaktır. BG forumlarında açılmış konular dahilinde ikili sohbetler ve mesajlaşmalar yapilamaz. BG forumlarında konuyu amacindan saptıran veya konuyla alakasız mesajlar atılamaz. İçerik veya alıntıları değiştirerek diğer üyeleri yanıltmak yasaktır. Ticari maksatlı hiçbir bilgi, fotoğraf, video postalanamaz ya da iletilemez. Yayınlayan kişiye herhangi bir gelir, çıkar yada fayda sağlayan linkler mesaj olarak yazılamaz. Üyeler ve firmalarla bağlantılı olan bayi konumundaki üyeler, ilgili olduğu firmayı yüceltecek içerikleri paylaşamayacakları gibi başka firmalar veya markaları aşağılayıcı şekilde yazı yazamazlar. Forum üyeleri diledikleri an tek taraflı olarak üyeliklerini iptal ettirebilirler. Üyelik iptali isteyen kullanıcının yaptırcakları iptal işleminin üyelikleri boyunca gerçekleştirdikleri icraatlerin sorumluluğunun sona ereceği anlamına gelmez. Kullanıcılarının icraatlerinden doğacak her türlü kanuni sorumluluğu devam eder. (²) Forum ortamına kişisel problemler, anlaşmazlıklar taşınamaz. Forum içerisinde, illegal ve trafik kurallarına aykırı tutumlar sergilemek; trafiğe açık alanlarda insan hayatını tehlikeye atan, yasadışı otomotiv yarışlarına çağrı yapmak, karşı tarafı yarışa davet etmek veya bu tarz olaylar hakkında forum üyelerini bilgilendirmek, sokak/cadde yarışlarına özendirici veya teşvik edici konular açmak, resim veya video yayınlamak ve bu konulara mesaj yazmak yasaktır. BG bağlantı verdiği, tanıtımını yaptığı sitelerin içeriklerinden sorumlu değildir. BG forumlarına alkol ve sigara kullanımının özendirilmesi, uyuşturucu ve uçucu maddelerin kullanımı, temin edilmesi, ve özendirilmesi, spor amaçlı kullanılmayan (eskrim-okculuk-atıcılık vb.) silah, öldürücü veya yaralayıcı her türlü alet ile ilgili herhangi bir yazı alıntı vb. iletileri göndermek yasaktır. Site üyeleri yeni bir konu başlığı açmadan önce o konunun forumda mevcut olup olmadığını kontrol etmelidirler. Bunun için forumun arama özelliği kullanılabilir. Aynı isimli veya aynı içeriği içeren konular açılamaz. Konu başlık ve içeriğinin anlaşılabilir bir dille, imla kurallarına ve Türkçe karakterlere dikkat edilerek yazılması, yanlış anlaşılmalara mahal verilmesini engelleyeceği gibi, diğer üyeler tarafından da daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. Mesaj/Konu başlık ve içeriginde BiR BüYüK bİr kÜçÜk, tamamı kalın (bold), tamami eğik (italik), TAMAMI BÜYÜK, Tamamı renkli, yer değiştirilmiş, karıştırılmış alfanümerik (alf4Nüm3r1k) karakterler olacak şekilde yazılar kullanılması, noktalama ve yazım kurallarına aykırı mesajlar yazılması yasaktır. Çok eski mesajlara cevap yazarak artık fonksiyonunu tamamlamış mesaj dizilerinin yeniden canlandırılmaması rica olunur. Kullanıcıların forumlara atmış olduğu mesaj sayısı prestij göstergesi yada herhangi bir kıdemlilik ölçüsü değildir. Forumlara yolladığınız her soru yanıtlanmak zorunda değildir. Sorunuzun cevaplanmaması durumunda aynı soruyu tekrar tekrar yollamayınız ya da kişilere sorunuza yanıt vermedikleri için sitem etmeyiniz. Mesajlarınızın daha çok dikkate alınıp, sonuca daha çabuk ulaşabilmeniz için lütfen KONU satırını anlamlı olarak kullanınız. "ACİL ACİL ACİL" ya da "LÜTFEN YARDIM" konulu mesajlar sanılandan daha az ilgi görmektedir. BG forumlarında yönetim / yönetici tarafından uygulanan cezalar için hiçbir konu açılamaz. Forum içerisine yönetim / yönetici hakkında açılan tüm konular, yazılan tüm mesajlar silinir. (³) BG forumlarında bulunan bütün yazılı, resimli, fotoğraflı, görüntülü, sesli, grafik içeren ve/veya içermeyen tablo gibi materyallerin her hakkı saklıdır. Bu materyalleri kaynak belirtmeden kopyalayarak diğer elektronik ortamlarda yayınlamak ve/veya pazarlamak kesinlikle yasaktır. Doğabilecek kanuni ihtilaflarda BG hiçbir sorumluluk kabul etmez. BG, üyeler ve üyeler arasındaki iletişimle ilgili herhangi bir hata, ihmal, kesinti, silinme, bozulma, işlem veya iletimde gecikme ya da iletişim ağı başarısızlığından sorumlu değildir. Üyelerin düzenlediği ve BG forumlarında duyurusunun yapıldığı gezi ve organizasyonlardan, bu gezi ve organizasyonlarda oluşabilecek aksaklıklar veya cezaya tabi yasadışı hareket ve tavırlardan BG sorumlu değildir. "Taziye / Tebrik / Kutlamalar" ve "Onlar Hep Bizimle Birlikteler" forumları haricinde kişiye özel başlık açamazsınız, mesaj yazamazsınız. Bu gibi durumlarda ilgili kişiye özel mesaj göndermelisiniz. BG Forumlarına içeriksiz, gereksiz veya açılan başlıkla ilgisiz mesajlar gönderemezsiniz. BG, üyelerinin verdiği ve veritabanında bulunan bilgileri, istatistiksel bilgilere dönüstürmek, reklam ve pazarlama alanında kullanmak, site kullanıcılarının genel eğilimlerini belirlemek, içeriğini ve servislerini zenginleştirmek için kullanabilme hakkına sahiptir ancak kişilere ait bilgiler tek tek kullanılmayacaktır. BG forumlarında yayınlanan veya linki verilen tüm hareketli görüntü dosyalarının sorumluluğu yayınlayan üyemize aittir. Gönderilen tüm bu dosyalar tamamıyle bilgilendirme amaçlı olup; oluşturacağı iyi veya kötü hiçbir sonuçtan BG sorumlu tutulamaz. Türkiye'den yasadışı görüntülere sahip her türlü videolarının yayınlanması yasaktır. Biyoloji ve bilim dışında politik, siyasi ve dini konuların konuşulması yasaktır. Sansürlenerek te olsa küfür, argo terim, maksadı aşan benzetme, sataşma, tartışma çıkarıcı söz, aşağılama vb. içerikli mesaj yazılamaz. Tehdit etmek, küfretmek, örf ve adetlere karşı, müstehcen, kaba, nefret dolu mesajlar ile din, dil, ırk ayrımına yönelik mesajlar yazmak, davranışlarda bulunmak yasaktır. Yorum amacı taşımayan salt propaganda içerikli parti ve siyaset yazıları yasaktır. Konuyu amacından saptıran veya konuyla alakasız mesajlar atılamaz. Siyasi parti, oda, dernek, kurum, kuruluş ve başkanlarını küçük düşürücü, aşağılayıcı, karalayacı, hakaret türünden mesaj göndermek yasaktır. Konu içindeki tartışmaları ikili münakaşa şekline sokmamaya özen gösteriniz. Başka kaynaklardan alınan içerikleri konulara eklerken kaynak belirtilmesi zorunludur. Site admin ve yöneticileri kurallara uymayan mesajları değistirme ve silme hakkına sahiplerdir. Site yönetimi, site alanının genel ahlak ve felsefesine ters düşecek herhangi bir ideoloji veya materyalin forum içerisinde yer almasına izin vermez. Forum kurallarımızda eksikler bulunabilir. Eksikler bulunması ilgili kuralın geçersiz olduğu anlamına gelmez. Forum yöneticileri önceden haber vermeksizin site kurallarını güncelleyebilir. Site Kuralları duyurulduğu andan itibaren geçerlidir ve itiraz edilemez. Güncellenen site kurallarını kabul etmeyen kullanıcılar üyeliklerinin iptalini isteme hakkına sahiptirler. Gerek görülmesi dahilinde özel mesajlar site yöneticisi (Admin) tarafından kontrol edilebilir. Biyoloji Günlüğü siz değerli üyelerimizin huzurlu ve rahat bir şekilde bilgiye ulaşması, arkadaşlık ortamının geliştirilmesi için vardır. Forumda kişisel tartışmalara girerek sizleri rahatsız edenleri o mesajın gönderici bilgisinin altında bulunan işaretine tıklarak gerekli açıklama ile birlikte göndermeniz yeterli olacaktır. Bu durumda yöneticilerimiz mesaj sahibi hakkındaki gerekli işlemleri yapacaklardır. Yöneticiler her yazılan mesajı yönetemeyebilirler. Uygunsuz bir mesajla karşılaştığınızda lütfen mesajı rapor ederek site yöneticilerini bilgilendiriniz. Forum işleyişi ve kuralları konusunda katılımcıları bilgilendirmek site yöneticilerinin görevi değildir. Katılımcılar bu kuralları okuyup uymak zorundadır. Forum yöneticilerinin forumlarda sizin için arama yapması gibi bir görevi bulunmamaktadır. Açtığınız konuların forumda daha evvel açılıp açılmadığını lütfen dikkatli kontrol ediniz. Yöneticiler bütün üyelere eşit mesafede durmakla yükümlüdür. Yukarıda belirtilen site kurallarına uymayan üyeler site yöneticisi dahi olsa yöneticiler tarafından uyarı, süreli/süresiz uzaklaştırma cezaları ile cezalandırılabilirler. Unutmayınız ki yazdığınız her mesajın IP numarası kayıt edilmektedir, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kanunlarda yasakladığı unsurları yazmanız durumunda gerekli bilgiler Cumhuriyet Savcılıklarına verilecek ve hakkınızda işlem yapılması sağlanacaktır. Bazı forumların kendi kuralları ayrıca belirtilmiş olmasına rağmen aksi belirtilmedikçe forum kuralları bütün forumlar için geçerlidir. BG Forumlarına üye olan herkes bu şartları kabul etmiş sayılır. (¹) T.C. veya uluslararası yasalara aykırı eylemleri haber veya duyuru olarak yazmak, eylem tür ve türevlerini öğreti olarak anlatmak, terör olaylarında kullanılabilecek bomba veya benzeri maddelerin yapım ve temini hakkında bilgi vermek, suçluların hırsızlık veya benzeri yasadışı olaylarda kullandıkları ve herkes tarafından bilinmeyen yöntemleri ve/veya aletleri kullanma ve temini hakkında bilgi vermek, illegal oyun, film, mp3, warez, crack sunmak veya bunları barındıran sitelere bağlantı vermek veya konu olarak açmak özel mesaj dahil kesinlikle yasaktır. Üyeler bir virüs veya başka bir zararlı unsur içeren hiç bir tür bilgi, yazılım ya da başka bir malzeme postalayamaz ya da iletemez. BG forumlarında herkes tarafından hoş karşılanmayacak resim, fotoğraf, ilüstrasyon, çizim, yazı, alıntı, ses dosyası, video, bağlantı, makale, tablo, mesaj vb. içerikler yayınlamak yasaktır. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; İntihara yönlendirme (madde 84), Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra), Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190), Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194), Müstehcenlik (maddde 226), Fuhuş (madde 227), Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228), suçları, 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçları kapsayan içerikler gönderilemez. Bkz: 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında ki Kanun. Bkz: Türk Ceza Kanunu. (²) Forum üyeliğinizi dilediğiniz an iptal edilmesini talep ederek kullanıma kapattırabilirsiniz. Ayrılma kararı alan veya üyelik iptali kararı veren üyelerin, kullanıcı adları ile siteye erişimleri kapatılır. Ancak üyelik iptali o güne kadar yazdığınız mesajların ve forumdaki icraatlerinizin sona erdiği anlamina gelmez ve bunlardan doğacak hertürlü kanuni sorumluluğunuz devam eder. Forum sayfalarına yazdığınız mesajlar veya açtığınız konular forumun mevcut içeriğine ve genele ait olmaktadır. Açılan konular ve konulara yazılan mesajlardan sitemizi ziyaret eden herkes faydalanmaktadır. Konu veya mesajlarınızdan size ait kişisel bilgiler dışında silme işlemi yapılmamaktadır. Forum sayfaları bilgi paylaşımı amacıyla kurulmuştur, yazdıklarını salt kendilerine ait görenler, başkalarına fayda sağlamak istemeyenlerin foruma üye olmaması rica ederiz. (Üyelik iptali ile üye bilgileri ve hareketleri silinmez, sadece üyelik kullanıma kapatılır. Kişisel bilgilerinizin yer aldığı (ad soyad, adres, tel vs.) mesajların silinmesi istiyorsanız, ilgili mesajların bulunduğu adresleri site yönetimene iletmelisiniz. Üyeliğinizi kapattırdıktan sonra siteye erişim için yeni kullanıcı kaydı açmasısı durumunda, üyelerin açtıkları hesabın erişimide kapatılacaktır. (³) Öğrenilmek istenen bir konu var ise mail yolu ile yöneticiye bildirilerek cevaplanması istenebilir. BG forumlarına üyeliğinizin durumu, yazdığınız mesajlarla açmış olduğunuz konuların değiştirilmesi veya silinmesi ile ilgili öneri ve şikayetlerinizi site yöneticilerine doğrudan, özel mesaj yoluyla veya admin@biyolojigunlugu.com e-posta adresi üzerinden yapınız.
  19. Biyolojigunlugu.com (bundan sonra BG olarak anılacaktır) adresinde hizmet verilen alanlar tamamen ücretsizdir. Forumda mesaj yazabilmek için üye olmanız gerekmektedir. Daha evvelden belirli sebeplerle BG forumlarından uzaklaştırılmamış ve kayıt formunu eksiksiz ve geçerli olarak dolduran herkes için üyelik başvuru hakkı sağlanır. Bu aşamanın tamamlanabilmesi için geçerli ve aktif olan bir e-posta adresi bildirilmesi zorunludur. Site Duyuruları / Öneriler / Eleştiriler forumunun içeriğini okuyabilmeniz için üye olunması gerekmektedir.BG üyeler tarafından verilen tüm bilgilerin doğruluğuna inanır ve buna göre davranır. Yanlış ve gerçek dışı beyan edilen bilgilerden oluşabilecek her türlü sorundan BG sorumlu değildir. Üyelik formunu dolduran tüm ziyaretçilerimizin verdiği bilgiler site üzerinde sunulan hizmetlerin yelpazesini genişletmek, ihtiyaç ve beklentileri belirleyebilmek amacıyla kullanılmaktadır. Siteye farklı kullanıcı adları altında birden fazla üye olunamaz. Tespiti halinde mesajlar silinir, üyelikler üye isimleri sistemden süresiz uzaklaştırılır.Üyeler kendisine ait olmayan gerçek isim ve soyisimleri, firma isimlerini, marka isimlerini, alfanümerik karakterler hariç karakterleri üye ismi olarak kullanamaz. Bunun ihlali dahilinde üye isminizi değiştirmenizi isteyebilir veya üye isminize uyarmaksızın müdahele edebiliriz. Sponsor firmalar firmalarının isimlerini kullanabilirler.BG üyeliği kişiseldir, ödünç verilmez, devredilmez. Üye olan herkes kullanıcı adı ve şifresini korumakla yükümlüdür. BG forumlarına üye olurken seçtiğiniz şifre sadece sizin tarafınızdan bilinmelidir. Şifrenin seçimi ve korunma sorumluluğu üyeye aittir.BG 'da oluşturduğunuz profil bilgileriniz tüm BG üyeleri tarafından görünebilmektedir, bu alanlarda özel bilgi vermek üyelerin sorumluluğundadır.Başka kullanıcıları rahatsız edici, küfür içerikli kullanıcı ismi seçilemez.Forumumuza Ücretsiz e-posta adresleri ile (örnek: hotmail, yahoo, mynet vb.) üyelik başvurunuzda aktivitasyon e-postası adresinize ulaşmayabilir bundan dolayı üyeliğinizin kabul edileceği garanti edilemez. Bu tür e-posta adresleri ile kayıt olanların "neden üye olamadıklarını" belirten e-postaları cevaplandırılmayacaktır. Bu durumda size özel görünen "Aktivasyon E-Maili Alamayanlar" forumunu kullanabilirsiniz.Üyeler BG forumlarına kayıt için şeçtikleri kullanıcı adlarını değiştirme hakkına sahip değildir. BG yönetimi tarafından kullanıcı adı değişikliği özel durumlar haricinde yapılmamaktadır. Üyeler aktif kullanıcı adlarını site yönetimine iptal ettirip yeni kullanıcı adı ile siteye giriş yapabilirler. Profil bilgileri ile tüm yazdıkları eski üyelik bilgilerinde kalacaktır.Üyelik işlemi sırasında alınan e-posta adresleri; yapılan yenilikleri, haber bültenlerini, kampanyaları duyurabilmek ve üyelerimiz ile iletişimi devam ettirebilmek açısından önem taşımaktadır. BG kullanıcı e-maillerini pazarlama ve reklam amaçlı paylaşabilir. Üyelerimiz, BG 'nin sunduğu bu tarz bilgilendirmelerden yararlanmak istemedikleri takdirde ilgili seçeneği belirleyerek iptal edebilmektedir. İptal etmeden önce kayıt olunan tanıtım bilgilendirme bültenlerinden çıkmak için bülten mailine çıkmak istediğinize dair cevap yazabilirsiniz.
  20. Uluslararası Katılımlı Türkiye VII. Bitki Koruma Kongresi KONGRE TARİHİ 14 Kasım - 17 Kasım 2018 KONGRE YERİ Muğla, Türkiye WEB SİTESİ www.bitkikoruma2018.com
  21. 3. Uluslararası Gıda Teknolojisi Kongresi KONGRE TARİHİ 10 Ekim - 12 Ekim 2018 KONGRE YERİ Kapadokya, Nevşehir, Türkiye WEB SİTESİ www.intfoodtechno2018.org
  22. 4. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Sempozyumu KONGRE TARİHİ 02 Ekim - 04 Ekim 2018 KONGRE YERİ Çeşme, İzmir, Türkiye WEB SİTESİ www.tibbiaromatik2018.org
  23. 14. Ulusal Histoloji ve Embriyoloji Kongresi KONGRE TARİHİ 10 Mayıs - 13 Mayıs 2018 KONGRE YERİ Antalya, Türkiye WEB SİTESİ www.thed2018.org
  24. 40. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi KONGRE TARİHİ 09 Mayıs - 13 Mayıs 2018 KONGRE YERİ Antalya, Türkiye WEB SİTESİ www.temhk2018.org
  25. 2. Uluslararası İnsan Mikrobiyotası ve Sağlığımıza Etkileri Kongresi KONGRE TARİHİ 18 Nisan - 22 Nisan 2018 KONGRE YERİ Antalya, Türkiye WEB SİTESİ www.mikrobiyota2018.org

Hakkımızda

Biyoloji Günlüğü ülkemizdeki biyoloji öğrencileri, mezunları ve çalışanları adına kar gütmeyen bir proje olarak 9 senedir faaliyetlerine yılmadan devam etmeye çalışan masum bir projedir. Lütfen art niyetinizi forumdan uzak tutunuz. Bize iletişim formu aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz biyolojigunlugu@gmail.com veya admin@biyolojigunlugu.com adresine mail de gönderebilirsiniz. Bizimle arşivinizi paylaşmak isterseniz wetransfer.com üzerinden biyolojigunlugu.com adresine dosya transferi olarak iletmeniz yeterlidir, sizin adınıza paylaşılacaktır.

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel biyoloji haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Biyoloji Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız mail adreslerimizden iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Kullanım Şartları, Gizlilik Politikası, Forum Kuralları sayfalarına göz atınız.