Jump to content

Serkan Çetin

Editör Adayı
  • İçerik sayısı

    181
  • Katılım

  • Son ziyaret

Serkan Çetin paylaşımları

  1. “Wiebel-palada”cisimcikleri… Vonwillebrand faktör içeren endotel hücrelerindeki çubuk görünümündeki organellerdir.
  2. “Verocay” cisimciği… Schwannoma (nörilemmoma)’da hücre çekirdeklerinin oluşturduğu çit şeklinde görünümdür.
  3. “Nemaline” cisimciği… Dejeneratif iskelet kası hastalıklarında elektron mikroskobisinde görülen bantlardır.
  4. “Loose” cisimciği… Eklem boşluğunda bulunan kemik yada kıkırdak parçalarıdır.
  5. “Lipofuskin” granülleri… Yaşlanma veya atrofiye bağlı, çeşitli dokularda özellikle kalp, karaciğer, beyinde biriken kahverengi sarı introselüler materyaldir.
  6. Bir maddenin enerjiyi veya diğer bir maddeyi emebilme, soğurma yeteneğidir.
  7. Kanın damarlardan dokular arasındaki özel boşluklara yayılıp, madde alış-verişi olduktan sonra toplayıcı damarlarla kalbe dönmesine denir.
  8. Canlının yaşama ve üreme şansını artıran çevreye uyumunu sağlayan ve kalıtsal olan özelliklerine verilen terimsel ifadedir.
  9. Nükleik asitlerin yapılarında bulunan azotlu bir pürin bazıdır.Adenin yapısına katıldığı bazı moleküllerden biridir.
  10. Canlıların doğrudan kullandığı hücresel enerji molekülü, biyolojik enerji.
  11. Metabolik faaliyetler sonucunda oluşan alkolleri, keton ve aldehit gruplarına çeviren enzimlerden birisidir.
  12. Böbrek üstü bezinden salgılanan hormonun ismidir.
  13. Hücrede yalnız moleküler oksijenin kullanıldığı bir solunum şeklidir.
  14. Ancak oksijen varlığında yaşayabilen organizmalara denir (tam tersi “Anaerob”).
  15. Kan hücrelerinin kümeleşerek pıhtılaşmasına verilen isimdir.
  16. Enzim reaksiyonlarını hızlandırıcı etki yapan maddelere denir.
  17. Bir karakter üzerinde aynı ya da farklı yönde etkili olan iki veya daha fazla genden her birine verilen terimsel ifadedir.
  18. Sulu ortamda yaşayan yosunlara verilen genel isimdir.
  19. BİTKİSEL HORMONLAR: Bitkilerde büyüme gelişmeyi hızlandıran hormonlar: Oksin, Giberellin, Bitkilerde büyüme ve gelişmeyi azaltan hormonlar: Etilen, Absisik Asit Bu ders notumuzda bu hormonların görevlerini ve yapılarını göreceğiz. Oksin: Bitkilerin büyüme ve gelişmesinde en etkin hormondur. Bitkide hücre bölünmesi, hücre bölünmesi, hücre ve dokuların farklılaşmasını sağlayan hormondur. Bu sayede yaprak dökme, çiçek açma, meyve verme, tomurcuklanma gibi olaylar gerçekleşir. En önemli görevi, bitkinin güneşe yönelmesini sağlar. Oksin hormonu en çok bitkinin kök ve gövde uçlarında salgılanır.Buralarda bitkinin ışık görmeyen kısmında fazla üretilir, böylece o bölümün hızlı büyümesini ve kıvrılarak güneşe yönelmesi sağlanır. Bitkinin gövde ucunun farklı etkenlerle karşılaştığında oksin hormonunun salgılanması ve gövde ucunun büyümesinin değiştiği gözlemlenmiştir. Buğday tanesi ekildiğinde ilk çıkan gövdeye filiz, ucuna da koleopil denir. Buğdan tek çeneklidir. Çok çabuk fotosentez yapar. Bu yüzden bitki hızla büyür. Çimlenmiş buğdayı karanlık ortamda bekletirsek bitki dik olarak yukarı doğru çıkar Yalnız bir yönden gelen ışığa doğru bırakıldığında ışığa doğru döner. Bitkinin gövde ucu ışığı alamayacak şekilde kapatıldığında ışık olmasına rağmen bitki ışığa yönelmez Bitkinin gövde ucu kesildiğinde rağmen yönelmediği görülmüştür. Bitkinin gövde ucu kesilip arasına mika konulduğunda ışığa rağmen bitkinin yönelmediği görülmüştür. Kesilen gövde kısımlarının arasına konulan mika, hücreler arası difüzyonu engellediği için oksin hormonu etkilenmiştir. Bitkinin gövde ucu kesildiğinde arasına akar yerleştirildiğinde bitkinin ışığa yöneldiği görülmüştür. Çünkü Akar madde geçişini (difüzyon) engellemiştir. Giberellin: Bitkilerde gövdenin uzamasını ve meyvenin büyümesini hızlandırır. Tohumun çimlenmesini uyarır. Bitkinin erken ya da geç çiçek açmasına neden alır. Sitokinin: Bitkilerde hücre bölünmesini uyarıp bitkinin yaşlanmasını geciktirir. Tomurcukların gelişmesini ve yaprakların geç dökülmesinde etkilidir. Etilen: Yaprak dökümüne neden olur. Köklerin büyümesini engeller. Meyvenin olgunlaşmasına, nişastanın şekere dönüşmesinde etkilidir. Absisik Asit: Uygun olmayan ortamlarda tohumun çimlenmesini engeller. Tohumun uyku halinde kalmasını sağlar. Yapay Bitki Hormonları: Yabani bitkileri yok etmek için Çiçek açmasını sağlamak Tozlaşmasız meyve oluşumunu sağlamak Kesik yerlerden köklerin çıkmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Bu bitki hormonları (gübre) gereğinden fazla kullandığında bitkinin gelişmesini etkiler.
  20. DESTEK VE HAREKET SİSTEMLERİ: Bu bölümde canlılarda destek sistemini göreceğiz.Bitkilerde pek ve sert dokular, hayvanlarda ise iskelet ve kaslar desteklik sağlar. Canlının hareketini sinir sistemi ve endokrin sistem düzenler. a) Bir Hücrelilerde Destek ve Hareket Bir hücrelilerde gelişmiş bir yapı yoktur ama bazılarında pelikula, bazılarında da pelikulanın yapısına kalsiyum ve silis minerallerinin birikmesi ile kabuk oluşur. Bir hücreliler iki şekilde hareket eder. 1. Pasif Hareket Bu hareket çeşidinde canlılar hareket için enerji harcamaz 2. Aktif Hareket Bu harekete enerji harcanır. Bu hareketin gerçekleşmesine kamçı,sil ve yalancı ayak oluşmuştur. b) Bitkilerde Destek ve Hareket Bitkilerde desteklik ve hareket etmeyi sağlayan karmaşık yapılar mevcuttur. Destek Yapılar Bütün bitki hücrelerinde selüloz çeper ve turgor basıncı desteklik sağlar. Çok yıllık bitkilerde desteklik pek ve sert dokularla sağlanır. Bunların dışında iletim demetleri de destekliğe yardımcı olur. Bitkide Hareket 1. Tropizma Hareketi Bu hareket uyarının yönüne bağlıdır. Eğer uyarına doğruysa pozitif(+). Eğer Hareket uyarıdan tersine ise negatif(-) dir.Uyaranın çeşidine göre kısımlara ayrılır. Örneğin; Işığa yönelme (+) fototropizm, ışıktan kaçma (-) fototropizm’dir. Köklerin yerçekimi boyunca büyümesi {+) geotropizm, gövdenin yerçekiminin zıttına büyümesi (-) geotropizm’dir. 2. Taksi Hareketi Uyarının yönüne bağlı yerdeğiştirme hareketidir. Bir yere bağlı olmayan su bitkilerinde görülür. Hareket uyarana doğruysa (+), aksine ise (-) dir. Uyaranın çeşidine göre kısımlara ayrılır. Örneğin; Işığa doğru hareket etme (+) fototaksi, ışıktan kaçma (-) fototaksidir. Kimyasal maddeye doğru hareket etme (+) kemotaksi, kimyasal maddeden kaçma (-) kemotaksi’dir. 3. Nasti Hareketi Uyarının yönüne bağlı olmayan irkilme hareketidir. Turgor basıncı ile olur, açılıp kapanma hareketleridir. Örneğin; Akşam-sefasının ışıksız ortamda kapanması fotonasti’dir. Küstümo-tu’nun dokununca kapanışı sismonasti’dir. III. Omurgasız Hayvanlarda Des{ek ve Hareket Gelişmiş omurgasızlarda iskelet sistemi bulunur. Bir çok hayvan grubunda vücut sıvısı ve kan desteklik görevi yapar (Hidrostatik iskelet). Halkalı solucanlarda vücudun ortasında bulunan vücut sıvısı hidrostatik iskelete iyi bir örnektir. Hayvanın enine ve boyuna kasları kasılırken vücut sıvısı öne veya arkaya itilerek hareket sağlanır.Hareket düz kaslarla olursa yavaş, çizgili kaslarla olursa hızlıdır. 3. Omurgalılarda Destek ve Hareket Köpekbalıklarında iskelet tamamen kıkırdaktır. Diğer omurgalılarda ise embriyo döneminde kıkırdak olan iskelet, kemik dokuya dönüşür. Kuşlarda uzun kemiklerin içi boştur, buralara hava keseleri girer, bu da ağırlığı azaltır. Hareket, sinirler, duyu organları ve hormonlarla sağlanır. Hayvanlarda iki çeşit iskelet sistemi bulunur: 1. Dış İskelet Eklembacaklılarda ve yumaşakcılarda görülür. Üzerinde canlı doku bulunmayana iskelete dış iskelet denir. Görevleri: Dış iskelet vücudu dış etkenlerden korur. Su kaybını önler. Kaslar iskelete iç yüzeyden bağlanır. Dış iskelet büyüme ve hareketi olumsuz etkiler. Bu nedenle böcekler büyüme evrelerinde kabuk değiştirirler. Omurgasızlardan süngerlerde, derisi dikenlilerde ve omurgalıların tümünde bulunur. İskelet canlı vücut örtüleri ile örtülüdür. Kaslar iskelete dış yüzeyden bağlanır. Özellikleri; – İç iskelet vücudu dış etkenlerden korur. – Büyümeyi sınırlandırmaz. – Su kaybını engellemez. – Kemik ve kıkırdak dokudan oluşur. – iç organlara desteklik sağlarr İnsanda Kas: Vücudun hareketini sağlayan yapılardır. En önemli görevleri; Hareket, şekil, destek ve korumadır. insanlarda düz kas, çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üç çeşit kas bulunur. 1. Düz Kaslar – İsteğimiz dışında çalışır. – Mide, incebağırsak gibi organlarda bulunur. – Otonom sinir sistemi kontrolünde çalışır. – Yavaş kasılır, yorulmaz. Hücrelerinde tek çekirdek bulunur ve çekirdek hücrenin or-tasındadır. – Kasılmayı sağlayan miyofibriller bulunur. ’. 2. Çizgili Kaslar – isteğimizle çalışır. . – Kol, bacak gibi organlarda bulunur. – Somatik sinir sistemi kontrolünde çalışır. – Hızlı kasılır, çabuk yorulur. – Liflerinde çok çekirdek görülür ve kenardadır. – Kasılmayı sağlayan miyofibriller bulunur. – Miyofibrillerde enine koyu bantlar bulunur. Bu bantlara Z bandı denir. Bu bantlar arasındaki boşluğa sarkomer denir. Sarkomerlerde kasılmayı sağlayan aktin ve miyozin proteinleri bulunur. Z bandı – Enine koyu bantlardır. – Kasılma ve gevşemede boyu değişmez. – iki Z bandı kasılmada birbirine yaklaşır, gevşemede birbirinden uzaklaşır. A bandı”? – Miyozin proteinlerinin boyuna denir. – Kasılma ve gevşemede boyu değişmez. – İki A bandı kasılmada birbirine yaklaşır, gevşemede birbirinden uzaklaşır. I bandı – iki miyozin arasındaki meşaledir. – Kasılmada küçülür, gevşemede büyür. H bandı – İki aktin arasındaki mesafedir. – Kasılmada küçülür ve kaybolur, gevşemede büyür. 3. Kalp Kası – İsteğimiz dışında çalışır. – Kalbin yapısında bulunur.* – Otonom sinir sistemi kontrolünde çalışır. – Orta hızda kasılır ve yorulmaz. – Liflerinde çok çekirdek görülür ve ortadadır. – Kasılmayı sağlayan miyofibriller bulunur. – Miyofibrillerde bantlaşma vardır. Kasılma Mekanizması Kasların kasılması için; uyarı, kalsiyum ve enerji gereklidir. 1. Uyarı Kasları motor sinirler uyarır. Motor sinirler çizgili kaslara düz kaslardan daha çok sinaps yapmıştır. Motor sinirler kasları asetil kolin ile uyarır. Uyarılar; – Eşik şiddetinin altındaysa kasılma olmaz. – Eşik şiddetindeki uyanlar kasılmaya neden olur. – Eşik şiddetinin üstündeki uyarılarda kasılma şiddeti artar. Buna ya hep ya hiç kuralı denir. Uyarı şiddetinin artması kasılma boyunu değiştirmez. Kasılma süresi kısalır. Dolayısıyla kasılma şiddeti değişir. Kaslar dinlenirken bile biraz kasılıdır. Buna kas tonusu denir. Çizgili kasa gevşeme fırsatı vermeden ikinci uyarı verilirse kasılma devam eder. Buna da fizyolojik tetanoz denir. 2. Kalsiyum Motor sinirlerden salgılanan asetil kolinin etkisiyle kas hücrelerinin endoplazmik retikulumunda bulunan kalsiyumlar aktin ve miyozin arasına yayılır. Gevşemede geri alınır. Kalsiyumlar ATP’de depolanan enerjinin açığa çıkmasını sağlar. 3. Enerji fATP) Hem kasılma hem de gevşeme için enerji gereklidir. Bu enerji ATP’den sağlanır. Kaslarda ATP oksijenli ve oksijensiz solunumla elde edilir. Kaslarda ATP’nin yedeği kreatin fosfattır. Bunun yanında, sırayla glikoz, glikojen, yağ ve proteinlerden enerji elde edilir. İnsanlarda İskelet Sistemi: İnsanlarda iskelet; – Hareketi sağlama, – Organları koruma, – Kaslara ve organlara tutunma yüzeyi oluşturma, – Mineral depolama, – Kan hücreleri yapma işlevlerini görür. 1. Baş İskeleti Kafatası ve yüz kemiklerinden oluşur. Kafatası kemikleri doğumdan önce ince, yumuşak ve kaynaşmamış haldedir. 2. Gövde İskeleti Omurga ve göğüs kafesinden oluşur. Omurga boyundan kuyruk sokumuna kadar 33 omurdan oluşur. Omurlar arasındaki kıkırdak harekete yardımcı olur. Göğüs kafesi göğüs kemiği 12 çift kaburga kemiğinden oluşur. İlk 7 çift göğüs kemiğine bağlıdır. 8. 9. ve 10. çiftler önce kendi aralarında birleşir, sonra göğüs kemiğine birleşir. 11. ve 12. çiftlerin ön ucu serbesttir.? 3. Ûveler İskeleti Kollar ve bacaklardır. Kollar;1 pazu, 1 önkol, 1 dirsek, 8 el bilek, 5 el tarak, 14 el parmak kemiği olmak üzere 30 parça kemikten oluşur. Bacaklar ise; 1 uyluk, 1 baldır, 1 kaval,1 diz kapağı, 7 ayak bilek, 5 ayak tarak, 14 ayak parmak kemiği olmak üzere 30 parça kemikten oluşur. Kemik Doku Kemik hücrelerine osteosit, kemik hücreleri arasındaki boşluğu dolduran ara maddeye osein denir. Kemiklerde organik ve inorganik maddeler bulunur. Organik maddeler kemiklere yumuşaklık verirken, inorganik maddeler de kemiklere sertlik verir. Çocuklarda organik madde inorganiklerden çok olduğu için kemikler esnek, yaşlılarda inorganik madde çok olduğu için kırılgandır. Kemik hücreleri havers ve volkman kanallarında bulunan kan ve lenf kılcalları ile beslenir. Bu kanallarda sinir telleri de bulunur. Kan ile kemik arasında mineral dengesi vardır. Bu denge; – Hormonlar, (Kalsitonin, Parathormon) – Vitaminler, (D vitamini) – Beslenme, – Kalıtsal faktörlerle ayarlanır. insan vücudunda üç çeşit kemik bulunur. 1. Uzun Kemik Ortasında uzunlamasına ilik kanalı denen bir boşluk vardır. Burada sarı ilik bulunur ve akyuvar hücreleri yapılır. Kemik uçları gevşek, süngerimsi yapıdadır. Bu yapının boşluklarında kırmızı ilik bulunur ve alyuvar hücreleri yapılır. Kemik üzerini örten kemik zarı (periost) bulunur. Bu da enine büyümeyi ve kemik onarımını sağlar. Baş kısımlarında kıkırdak doku bulunur. Bu da boyca uzamayı sağlar ve aşınmayı engeller. Örneğin; Kol ve bacak kemikleri. 2. Kısa Kemik Kemik kanalı bulunmaz, kırmızı ilik bulunur. Boy ve genişliği birbirine yakın olan kemiklerdir. Örneğin; El ve ayak parmak kemikleri. 3. Yassı Kemik Genişliği fazla olan kemiklerdir. Sarı ilik bulunmaz, kırmızı ilik bulunur. Örneğin; Kafatası, kürek ve kalça kemikleri. Kemikler birbirlerine eklemlerle bağlıdır. İnsanlarda üç çeşit eklem bulunur: 1. Oynamaz Eklem İskeletin hareket etmeyen kısımlarında bulunur. Kemikler birbirine çok sıkı bir şekilde girinti ve çıkıntılarla bağlanmıştır, örneğin; Kafatası kemikleri birbirine oynamaz eklemlerle bağlıdır. 2. Yarı Oynar Eklem Hareket yeteneği sınırlıdır. Örneğin; Omurlar arasında ve kaburgaların göğüs kemiklerine yaptığı eklem de yarı oynar eklemdir. 3. Oynar Eklem Tam hareketli eklemdir, iki kemik arasında sinaviyal boşluk olduğundan, kemiklerin serbest hareket etmesi sağlanır. Eklem kıkırdakları kemiklerin ucunu örttüğünden kısmen esneklik kazandırır. Sinoviyal boşluğu içten saran sinoviyal zar vardır. Sinoviyal zar, kan ve lenf damarlarından sinoviyal sıvıyı süzmeye yarar. Bu sıvı eklemin kaygan olmasını sağlar, ileri yaşlarda eklem katılaşmaları bu süzme görevinin bozukluğundan kaynaklanır. Örneğin; Kalça, omuz, bilek eklemleri oynar eklemlerdir.
  21. Bazı canlılar fotosentez yapabilirken bazılarıda yapımıyor çünkü bu bakterilerin klorofil gibi yapıları bulunmadığından güneş enerjisinden faydalanamazlar. Dışarıdan organik besin de almazlar. Bu organizmalar yaşadıkları ortamdaki inorganik maddeleri oksitleyerek enerji kazanırlar. NH3 + O2 ® NO2(Nitrit) + H2O + K.cal. (Enerji Eldesi) Bu enerjiyi su ve karbondioksitin birleştirilmesinde kullanır, kendilerine lazım olan organik besin maddelerini yaparlar veya doğrudan ATP sentezlerler. İşte kimyasal enerjiden faydalanarak organik besinler yapılması olayına kemosentez adı verilir. Her türün oksitlediği madde farklı olabilir. Buna göre bakteri isimleri oluşturulmuştur. En çok oksitlenen maddeler, NH3, S, H2S, NO2, N2 dir. H2O + CO2 + K.cal. ® Glikoz + O2 (Besin Sentezi) ADP + Pi + K.cal. ® ATP + H2O (Kemosentetik Fosf.) Bu tür bakteriler yaşadıkları ekosisteme oksijen bakımından katkıda bulunmazlar. Çünkü ürettikleri kadarını tüketirler.
  22. Yeni araştırmanın gösterdiğine göre, depresyon beyninizin yapılanmasını değiştirebilir Bilim insanları, depresyon ile beyindeki beyaz maddenin yapısı arasında bir bağlantı belirlediler. Söz konusu bölgeler, gri maddeyi bağlamaktan ve duygular ile düşüncelerimizin düzgün şekilde işlendiğinden emin olmaktan sorumlu. Çalışma, eğer bu beyaz maddedeki değişimlerin ruh hali ve anksiyeteyi nasıl etkilediğini çözebilirsek, depresyonu tedavi etmek ve yönetmek için yeni yöntemler önermesi bakımından faydalı olabilir. İngiltere’deki Edinburgh Üniversitesi’nde bulunan araştırmacılar, UK Biobank veritabanından alınan 3.461 yetişkinin verisine baktılar ve ayrıca beyin maddesi ile depresyon üzerine yapılan önceki çalışmaların sonuçlarının tutarsız olduğu göz önüne alındığında, büyük örnek boyutunun bulgulara ilave bir ağırlık kattığını söylüyorlar.
  23. Hamileyken sigara içmek delice bir şeydir, fakat bilim, zarara aslında neyin sebep olduğunu buldu Annelerin hamileyken sigara içmemeleri gerektiği, bilinen bir gerçektir. Fakat rahimde olan şeyin ardındaki fiili işleyiş, şaşırtıcı şekilde tamamen anlaşılmış değildi. Yeni araştırma bunu değiştirerek, doğmamış bebeklerin sigaradan zarar görmesinin önemli bir sebebinin, annenin vücudunda dolaşan serbest radikaller ve istenmeyen moleküller yüzünden gerçekleştiğini açığa çıkardı.Bu yeni araştırma, Sidney Teknoloji Üniversitesi (UTS), Bangkok’taki Chulalongkorn Üniversitesi ve Avustralya’daki Kolling Enstitüsü arasında uluslararası bir proje olma özelliğini taşıyor. UTS’den baş araştırmacı Brian Oliver şöyle söylüyor: “Bu çalışmadan önce, annelerin ve çocuklarının sağlığı üzerindeki en olumsuz etkilere nikotinin sebep olduğu düşünülüyordu.” “Ancak bir insan sigara içtiği zaman, ilave zehirli kimyasallar ve milyarlarca serbest radikal (oksidan) solunuyor, kan akışına karışıyor ve bütün vücudu etkiliyor.” O halde etkilenenler sadece akciğerler değil. Serbest radikaller olarak bilinen moleküllerin, bütün vücudumuza zarar verdiği ve kansere yol açabileceği zaten gösterilmişti. Oliver şöyle ekliyor: “Serbest radikaller, hidrojen peroksit (H2O2) gibi yüksek oranda tepkisel moleküllerdir ve vücuttaki dokuları kimyasal olarak (ağartma işlemine benzer şekilde) değiştirebilirler. Hamile kadınlar için, bu kimyasallara verilen tepki, gelişmekte olan çocuğa kadar uzanıyor.”
  24. Yapılan yeni bir araştırma, unutkanlık nöbetlerine sebep olan şeyin, aşırı bilgi ile yüklenmediğimizden emin olmak için tasarlanmış beyindeki bir güvenlik mekanizması olabileceğini öne sürüyor. Diğer bir deyişle bu durum, beynin işleyişinin sağlıklı bir parçası. Eğer evinizin anahtarlarını nereye koyduğunuzu sürekli unutuyorsanız, bu bilgi sizi biraz rahatlatabilir fakat ayrıca bilim insanlarının hâlâ çözmeye çalıştığı beynin nasıl işlediği konusunda bize daha fazla şey öğretebilir. Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nde bulunan iki araştırmacıya göre bellek, en doğru bilgiden ziyade, gelecekte akıllı kararlar vermemize yardımcı olabilecek en faydalı bilgiyi iletmeye yardımcı olmayı amaçlayan bir yapı. Araştırmacılardan biri olan Blake Richards şöyle açıklıyor: “Beynin alâkasız detayları unutması ve bunun yerine gerçek dünyada karar vermeye yardımcı olacak şeylere odaklanması önemli bir şey.”

Hakkımızda

Biyoloji Günlüğü ülkemizdeki biyoloji öğrencileri, mezunları ve çalışanları adına kar gütmeyen bir proje olarak 9 senedir faaliyetlerine yılmadan devam etmeye çalışan masum bir projedir. Lütfen art niyetinizi forumdan uzak tutunuz. Bize iletişim formu aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz biyolojigunlugu@gmail.com veya admin@biyolojigunlugu.com adresine mail de gönderebilirsiniz. Bizimle arşivinizi paylaşmak isterseniz wetransfer.com üzerinden biyolojigunlugu.com adresine dosya transferi olarak iletmeniz yeterlidir, sizin adınıza paylaşılacaktır.

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel biyoloji haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Biyoloji Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız mail adreslerimizden iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Kullanım Şartları, Gizlilik Politikası, Forum Kuralları sayfalarına göz atınız.