Jump to content

mikrobiyolog

Editör Adayı
  • İçerik sayısı

    138
  • Katılım

  • Son ziyaret

mikrobiyolog paylaşımları

  1. Büyük molekülleri parçalayacak enzimler içerir. Böylece büyük moleküler membranın bir tarafından diğer tarafına transport edilebilir. G (-) hücrelerde burada daha fazla enzim vardır.
  2. En iyi çözücüdür. Besin maddelerinin hücre zarından geçmesi için suda erimiş olmaları gerekir. O2 ve metabolizma ürünleri su ile taşınır. Mitokondri, salgı granülleri vd. su sayesinde hereket eder. Endositoz sulu ortamda yapılır. Vücut ısısının ayarlanmasında önemlidir. Kayma özelliğinden dolayı, eklem yerlerinde tampon ödevi görür.
  3. Ökaryotik genomların analizini kolaylaştırmak amacıyla çok daha büyük DNA parçalarının klonlanabileceği vektörler geliştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi de E. coli F- faktör plazmidi temel alınarak oluşturulan Bakteri Yapay Kromozomlarıdır (Bacterial Artificial Chromosomes). Bu vektörler yaklaşık 100-300kb büyüklüğündeki DNA parçalarını taşıyabilirler. Rekombinant BAC vektörleri normal transformasyon yoluyla bakteri hücrelerine aktarılamayacak kadar büyüktürler. Bu nedenle, bu vektörlerin bakteri hücrelerine aktarımı elektroporasyon adı verilen bir teknikle gerçekleştirilir.
  4. pUC vektör sistemleri daha da geliştirilmiş yapıdadır. u vektörler seçici belirteç geni olarak antibiyotiğe (ampisillin) direnç geninin yanında E. coli B-galaktosidaz geninin bir parçasını taşır. E. coli B-galaktosidaz geni içinde farklı restriksiyon enzim kesim dizileri taşıyan bir çoklu klonlama bölgesi bulunur. Bu bölgeye DNA klonlandığında genin yapısı bozulur ve bu plazmitleri içeren hücreler B-galaktosidaz substratı X-gal içeren ortamlarda çoğaltıldığında kolaylıkla seçilebilirler.
  5. pBR322 genel amaçlı kullanılan en eski plazmid vektörüdür, 4361baz çifti büyüklüğündedir. Yapısında seçici belirteç geni olarak ampisilin ve tetrasiklin antibiyotiklerine direnç genleri bulunur. Her iki gen içinde klonlamada kullanışlı restriksiyon enzim kesim bölgeleri yer alır. Saflaştırılmış, kapalı pBR322 molekülleri herhangi bir antibiyotik direnç geni içinde bulunan enzim kesim bölgesinden kesildiğinde tek, doğrusal, yapışkan uçlu DNA molekülleri meydana gelir. Bu doğrusal pBR322 vektör molekülleri çalışılan organizmadan izole edilmiş ve aynı enzimle kesilerek yapışkan uç oluşturulmuş hedef DNA ile birleşebilir özelliktedir.
  6. Klonlama vektörü olarak geliştirilen diğer bir viral vektör de M13 bakteriyofajıdır. Bu virüsün bakteri hücresini enfekte eden tek zincirli DNA’sı bakteri içinde çift zincir oluşturur. Replikatif form (RF) olarak bilinen bu çift zincirli molekül bakteriden izole edilerek gen klonlamada kullanılabilir. Bu moleküller bakteri hücresine aktarıldığında normal RF DNA gibi davranır ve kendisinin, dolayısıyla da taşıyacağı yabancı DNA’nın tek zincirli kopyalarını oluşturur. M13 klonlama vektörleri tek zincirli DNA molekülü gerektiren Sanger DNA dizi analizi için yaygın olarak kullanılmaktadır.
  7. Plazmit vektörlerine büyük parçaların etkin şekilde klonlanamaması nedeniyle viral vektörler geliştirilmiştir. 10-15kb büyüklüğünde DNA parçalarını taşıyabilirler. Bunlardan en yaygın kullanılanı bakteriyofaj lambda vektörüdür. Bir E. coli virüsü olan lambda fajının genomu yaklaşık 45kb büyüklüğündedir ve bunun yaklaşık 15kb’lık kısmı faj DNA’sının E. coli kromozomuna entegrasyonunu sağlayan genleri içerir. Genomun ortasında bulunan bu bölge restriksiyon enzimleri ile çıkarılıp yabancı DNA, DNA ligaz enzimi yardımıyla eklenebilir.
  8. Çok büyük DNA parçalarının klonlanmasında kullanılan en popüler vektör sistemi Maya Yapay Kromozomlarıdır (Yeast Artificial Chromosomes). Her ökaryotik kromozom hücre döngüsünün S fazında üzerinde bulunan sentromer, iki telomer ve replikasyon bölgelerinin fonksiyonuyla etkin şekilde replike olur. Dolayısıyla, Bir YAC vektörü oluşturmak için de maya hücresi içinde fonksiyon görebilecek iki telomer, bir sentromer ve bir replikasyon merkezine ihtiyaç vardır. Bunlara ek olarak bir yada iki seçici markör geni ile yabancı DNA’nın ekleneceği en az bir enzim kesim bölgesi bulunmalıdır
  9. Bitki kök sisteminin yapısı, rizosferin mikrobiyal populasyonunun kuruluşuna katkıda bulunur. ►Toprak alanlarda gram negatif çomak şekilli bakterilerin sayısı gram negatif çomak, disülfovibrio gibi birçok bakterinin sayısından oldukça fazladır. ►Bitki kökü salgılarına bağlı olarak toprakta bir mikrobiyal populasyon gelişimi gözlenmektedir, çünkü bu bileşikler çok cazip birer besin kaynağı yada çok az seviyede bunların gelişimini engelleyici etkileri bulunmaktadır. ►Bunları; amino asitler, keto asitler, vitaminler, şekerler, tanenler, alkoloidler, fosfatlar olarak sıralamak mümkündür. ►Bu organik bileşikler çok farklı mikroorganizmal birlikteliklerde kullanılarak mikroorganizmaların, konağına ya zarar yada fayda sağlamaktadır. ►Faydaları arasında ise en önemlileri azot fikse eden mikroorganizmalar ile yaptıkları birlikteliklerdir.
  10. Burada bulunan organizmalar bitkilerin büyümesi üzerinde oldukça etki sahibidirler. ►Bir kısım organizma ise bitki köklerine tutunduğunda buralarda antibiyotik salgıları salgılamak yada bu bölgeleri sarmak yoluyla patojenlere karşı koruma mekanizmaların oluşturulmasında önemli bir yer tutmaktadır. ►Diğer yandan buraya tutunan organizma grupları ortamda bulunan ve bitki için toksik etki yaratan içerikleri indirgeme yolu ile zararsız hale getirmektedir.
  11. Rekombinant koloni, rekombinant plazmit (plazmit+eklenen DNA parçası) taşıyan transformasyona uğramış bir hücredir. Gen klonlama çalışmalarında rekombinant hücrelerin diğerlerinden mutlaka ayrılması gereklidir. Transformasyonda kullanılan DNA aslında ligasyon reaksiyonu sonucu oluşmuş üründür. İdealde aktarılacak geni taşıyan plazmit DNA’dır. Fakat ligasyon sonucu oluşan ürünler arasında başka yapılar da vardır: Birleşmemiş vektör molekülleri Birleşmemiş DNA fragmentleri İçine yeni DNA girmemiş, kendiliğinden resirküle olmuş vektörler Yanlış DNA fragmentleri taşıyan rekombinant DNA molekülleri Rekombinant kolonilerin seçiminde kullanılan ilk yöntem insersiyonel inaktivasyondur. Birçok klonlama vektörü dizayn edilirken bir DNA parçası eklendiğinde vektör üzerindeki genlerden birinin bütünlüğü bozulacak şekilde dizayn edilmiştir. Örneğin pUC8 vektörü amfisilin direnç geni ve LacZ geni içerir. LacZ geni B-galaktosidaz enziminin bir parçasını kodlar. LacZ içine DNA eklendiğinde B-galaktosidaz sentezleyemez. B-galaktosidaz enziminin ortamda olup olmadığını anlamak için X-gal kullanılır. Bu madde B-galaktosidaz tarafından koyu mavi renkli bir ürüne parçalanır. Besi yerine x-gal ve B-galaktosidaz enzimini uyaracak IPTG (isopropil thiogalaktosit) amfisilinle birlikte eklenirse rekombinant olmayan koloniler B-galaktosidaz sentezlediklerinden mavi renk alacaklar, rekombinantlar ise eklenen DNA ile LacZ genleri bozulduğu için B-galaktosidaz üretemez ve beyaz renkli kalır.
  12. Gıdalarda mikrobiyal gelişmeyi engelleyen faktörleri iki grupta inceleyebiliriz: İç Faktörler: 1. pH: küfler 4.5-6.8 mayalar ise optimum 4,0-6,5 gelişim gösterirler. 2. Su aktivitesi: gıdadaki suyun buhar basıncının aynı sıcaklıktaki saf suyun buhar basıncına oranıdır. Gıdalarda bozulmaya neden olan küfler min 0,80 aw de, mayalar 0,88 aw’de, ozmofilik mayalar 0,61, kserofilik küfler ise 0,61 de gelişirler. 3. Oksidasyon Redüksiyon Potansiyeli: bir gıdanın oksidasyon redüksiyon potansiyelini gıdanın kendine özgü O/R potansiyeli, bu potansiyelde meydana gelecek değişimlere karşı gösterdiği direnç (denge kapasitesi), çevredeki atmosferin oksijen gerilimi, atmosferin gıdanın içine girebilme oranı belirler. 4. Besin maddeleri: Mikroorganizmalar gelişebilmek ve çoğalabilmek için su, enerji kaynağı, azot kaynağı, vitaminler, gelişme faktörleri ve minerallere ihtiyaç duyarlar. 5. Antimikrobiyal bileşikler: bazı gıda maddelerinde bulunan bileşikler sayesinde gıda maddesi mikroorganizmalara direnç sağlayabilir. Sarımsakta allisin. 6. Biyolojik yapılar: gıdalarda doğal olarak bulunan yapılar mikroorganizmaların ulaşmasını engeller. Dış Faktörler: 1. Depolama sıcaklığı: küfler çok geniş bir sıcaklık aralığında gelişebilir. Mayalar ise psikrotrofik ve mezofilik sıcaklıklarda gelişebildikleri halde termofilik sıcaklıklarda gelişme göstermezler. 2. Çevrenin bağıl nemi 3. Çevredeki gazlar ve konsantrasyonları
  13. 1. Küf: Monofazik mantarlardır. Gerek doğada, gerekse insan dokusunda küf formunda bulunurlar. Çok hücreli ipciklerden (hif) oluşurlar. Aspergillus türlerinde hifler septumlarla hücrelere bölünmüştür. Septumlarda sitoplazmik geçişe izin veren porlar bulunur. Diğer küflerden Zygomycetes türlerinde ise hiflerde septa bulunmaz. Ürerken hiflerin uzaması ve dallanması ile oluşan hif kitlelerine (küf kolonilerine) miselyum denir. 2. Maya: Tek hücreli, 3-15 μm çaplı, yuvarlak veya oval mantarlardır. Doğada da insanda da maya formunda bulunurlar. Bu özelliği taşıyan tek mantar Cryptococcus neoformans’tır. Tomurcuklanarak, mitoz ile, blastokonidya şeklinde ürerler. Saccharomyces cerevisiae (Ekmek mayası) üzerinde en çok çalışılan maya türüdür Bölünme tam olarak gerçekleşmemiş, duvarlar ayrılmamışsa, yanyana gelerek zincir halinde uzamış mayalara mayamsı denir. Uç uca zincirler oluşturabilirler, hiflere benzer ve bu nedenle psödohif adını alırlar. Buna örnek, Candida albicans’dır. Candida albicans, insan serumu gibi uygun bir ortamda filamansı uzantılar ve septalar ile gerçek hifler (germ tüp) de oluşturur. Diğer Candida türlerinden önemli ayrım kriteridir. 3. Difazik (dimorfik) mantarlar: Yaşamları boyunca, çoğunlukla ortam ısısına bağlı olmak üzere her iki şekilde de bulunabilmektedirler. Doğada (saprofitken) küf, organizmada (parazitken) maya formunu alırlar. Bunlar, miselyal formların (infektif form) inhale edilmesi ile insanlara bulaşır. İnvazif formlar ise maya formları olup, hastalık tablolarından sorumludur. Blastomyces ve Histoplasma türleri gibi çoğu sistemik mikoz etkenleri böyledir. Coccidioides immitis difazik bir mantar olmakla birlikte, diğerlerinin aksine insan dokusunda maya formu oluşturmaz. Küf formlarını oluşturan artrokonidyumlar, endosporlar halini alarak sferül keseleri içinde yaşarlar. Buna atipik dimorfizm denir.
  14. Küflerin gıdalar üzerinde gelişmesini etkileyen dört önemli faktör; uygun besin, pH, sıcaklık ve su aktivitesidir. Büyümeyi etkileyen fizikokimyasal faktörlerin birbiriyle etkileşimi önemlidir. Örneğin bazı küflerin diğer tüm faktörler optimal olduğunda minimum su aktivitesi değerleri verilmiştir. Sıcaklık faktörü bakımından Aspergillus ve Penicillium karşılaştırıldığında, Aspergillus daha çok tropikal ya da subtropikal bölgelerden, Penicillium ise optimum sıcaklık aralığını yansıtan ılıman bölgelerden izole edilebilir. Su aktivitesi için limit değer tüm mikroorganizmalar için 0,6’dır (Xeromyces bisporus). Düşük su aktivitesindeki gıda bozulması mikrobiyal değildir. Genelde oksidasyon gibi kimyasal reaksiyonlar ya da zararlılar nedeniyledir. Zygomycetes Absidia, Mucor ve Rhizopus cinsleri gıda bozulmalarıyla en çok ilgili olan cinslerdir. Ekolojik olarak bu küfler toprak, bitki parçalarında ve gübrede yaygın olarak bulunur. Absidia ve Rhizopus cinslerinin ağırlıklı olarak depolanmış tahıl, meyve ve sebzede bulunması şaşırtıcı olmaz. Bununla birlikte bu cinsler etlerde, tuzlanmış ya da tuzlanmamış balıklarda ve süt ürünlerinde de gözlenir. Spor dağılımında farklılıklar vardır: Mucor sporangiosporlarını mukusa benzer bir materyal içinde gömülü şekilde oluştururken Rhizopus kuru sporangiosporlar oluşturur. Bu da Rhizopus’un spor dağılımının hava ile daha kolay, spor sayısının fazla olduğu ve bu küfle gıdaların daha fazla kontamine olduğu anlamına gelir. Havada en çok bulunan Zygomycetes türleri Mucor plumbeus, R. stolonifer ve Absidia corymbifera’dır. Thamnidium ve Cunninghamella olarak bilinen cinsler de zaman zaman gıdaları kontamine ederler. T. elegans özellikle soğukta depolanan sığır etlerinde gelişmesiyle bilinir. Enzim aktivitesi nedeniyle etin üzerinde ‘yaşlandırıcı’ bir etkisi olduğu ya da varlığı nedeniyle bakteriyel gelişimi inhibe ettiği öne sürülür. Rhizopus stolonifer Bu mantar bu sınıf içinde gıda bozulmasıyla ilgili olarak en kötü tanınan küftür. Birçok farklı ekinde bozulmaya neden olan bu küf ‘box-rot’ ya da ‘transit-rot’ olarak bulunur. Dünya çapında yayılım alanına sahiptir ve olgunlaşmış meyve-sebzede yumuşak bozulmaya neden olur. Rhizopus tüm hasat sonrası durumlarda –depolama, pazarlamada ve transportta- bir tehlikedir. Avakoda, yer elması, tatlı patates, bakliyatta yumuşak bozulmaya neden olur. Ekinin kolonizasyonunda ön koşul olmasa da hasar görmesi önemlidir. Buna örnek olarak böcek saldırıları verilebilir. Şeftali, nektar, kayısı gibi çekirdekli meyveler Rhizopus ve R. oryzae nedeniyle hasat sonrası önemli kayıplar verirler. Diğer birçok meyve ve sebze de bu hastalığa duyarlıdır. Mantarlar yiyeceğin üzerinde olmadıkları zaman da bozulmaya neden olabilirler. Mantarlar tarafından üretilen bazı enzimler – özellikle pektinazlar- konserve meyvelerde yumuşamaya ve bozulmaya neden olabilir. Penicillium Penicillium cinsi mantarlar dünyada en yaygın organizmalardır. Penicillium sporları olmayan bir toprak ya da çürüyen vejetasyon örneği bulmak zordur. Çoğu Penicillium türü Aspergillus türleri gibi açıkça görünen bozulmalara neden olmaz. Penicillium türlerinin büyümeleri kendini sınırlayan tiptedir. Buna rağmen gıda bozulmalarında önemli bir türdür. Gıda bozulmalarına neden olan Penicillium türleri Gıda bozulmalarına neden olan Penicillium türleri üç ana gruba ayrılabilir: taze gıdaları özellikle meyveleri infekte edenler, tahılları ve işlenmiş gıdaları infekte edenler. 1) Taze meyve ve sebzeleri infekte edenler: Bu türler pome tipi meyvelerde ve turunçgillerde gözle görülür bozulmaya neden olur ve büyük zararların nedenidir. Pome tipi meyve : P.expansum, elma ve armutta kahverengi, yaygın bozulma ile karakteristiktir. -2ºC’den 35 ºC’ye kadar geniş bir sıcaklık aralığında gelişebilir. Su aktivitesi 0.83’tür. çilek, avokado, domates gibi diğer birçok meyveden izole edilmiştir. Ticari olarak hem gıda bozulmalarına neden olduğu için hem de patulin mikotoksini üreticisi olduğu için önemlidir. P.solitum, daha az yaygın fakat önemli bir patojendir. Fungisitlere direnci P.expansum’un kontrolünde kullanılır bu nedenle son yıllarda elma bozulmalarındaki rolü artmıştır. Bu tür peynir bozulmalarında rol oynamaktadır. Elmalar P. funiculosum ile de bozulabilmektedir. Turunçgiller: P.digitatum portakalların üzerinde yıkıcı kahverengi bozulmaya neden olur ve daha nadiren diğer turunçgillerde de görülür. P.italicum özellikle limonda bozulmaya neden olur. Büyüme mavi ya da mavi yeşil renktedir. P.italicum’un kontrol altına alındığı koşullarda, daha az yaygın ve yeni tanımlanmış P.ulaiense problem olmaktadır. Fakat P.italicum’dan daha zayıf bir patojendir. Bu üç tür nadiren diğer gıdalarda bulunur ve hiçbiri mikotoksin üretmez. Diğer meyve ve sebzeler: Meyve ve sebzelerin bozulmasına neden olan diğer Penicillium türleri ekonomik olarak daha az önemlidir. P.brevicompactum zayıf bir patojendir ve depo elma, üzüm, mantar ve patateslerde bozulmaya neden olmaktadır. P.allii sarımsağın bozulmasından sorumludur. P.chrysogenum çeşitli meyvelerin bozulmasından sorumludur fakat önemli bir patojen değildir. Penisilin üretimi açısından önemlidir. P.oxalicum yerelması ve sera salatalıklarının bozulmasından sorumludur. 2) Tahılları infekte edenler: Tahıllar Penicillium türleri için önemli bir habitattır. P.verrucosum Avrupa’daki tahıllarda önemlidir. Genelde açık bir bozulmaya neden olmaz fakat okratoksin A üretiminden sorumludur. Yüzyıl önce Japonya’da ve diğer doğu ülkelerinde ‘sarı pirinç sendromu’ önemliydi. Akut kardiak beri beri çoğunlukla öldürücü bir hastalıktır ve Sarı pirinç tüketimiyle ilgilidir. Bu hastalıkla ilgili başlıca tür çok toksik bir madde olan citreoviridini üreten Penicillium citreonigrum’dur. 3) İşlenmiş gıdaları infekte edenler: Dondurulmuş gıdalar: Birçok Penicillium türü 0ºC gibi düşük sıcaklıklarda gelişme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle dondurulmuş gıdaların bozulmasının başlıca nedeni bu türlerdir. Bazı türler ise indirgenmiş oksijenli ortamlarda da gelişebilir. Bu türler de paketlenmiş dondurulmuş gıdalarda bozulmaya neden olur. Bir mantarın peynirde bozulmaya neden olabilmesi için; düşük sıcaklıkta ve düşük oksijen seviyesinde gelişebilme, lipolitik aktivite ve asit koruyuculara karşı direnç gibi özelliklere sahip olması gerekir. Penicillium commune. P.roqueforti peynir üretiminde kullanılmasına rağmen bazı gıdalarda bozulmaya neden olan önemli bir ajandır. Peynirler çoğunlukla koruyucu içermez fakat bazı peynir ve ürünleri sorbat içerir. P.roqueforti ve diğer bazı türler sorbatın dekarboksilasyona uğratır ve parafin kokusuna neden olur. Bozulmaya neden olan diğer türler arasında P.chrysogenum, P.expansum, P.solitum, P.verrucosum, P.viridicatum, P.brevicompactum sayılabilir.
  15. Alternaria: Bitkisel ürünlerin çoğunda bozulmaya neden olurlar. A.solani patateslerde sert çürüme yapar. A.teneus meyvelerde mavi küf çürümesine neden olur. A.radicina havuç ve kerevizde, A.brasicae marulda siyah benekler oluşturur. A. citri ise greyfurt ve portakal gibi meyvelerde yumuşak çürümeye neden olur. A.tenussima ise tarla küfüdür. Botrytis: Bitki ve bitkisel gıdalar üzerinde gri küflenmeye neden olur. B.cinerea bağlarda küllenme hastalığını yol açar. Turunçgiller, çilek, armut, üzüm gibi birçok meyvede gri küflenme yapar. B.allii soğanlarda gri çürüme yaparak dokuları yumuşatır. Byssochylamys: Askosporları ısıya dayanıklı olduğu için özellikle yüksek asitli gıdaların bozulmasında önemli rol oynar. B.fulva ve B.nivea ısıl işlem görmüş asidik gıdaların özellikle konserve meyve ve meyve sularının bozulma etmenidir. Cladosporium: Kültürde kadifemsi, zeytin renginden siyaha değişen pigment oluşturur. C.herbarum sığır eti ve dondurulmuş kuyruk yağında siyah benek oluşturur. Bazı türleri ise tereyağı ve margarinde bozulma yapar. Fusarium: Birçok sebze ve meyvenin bozulmasına neden olan bu küfler muzlarda görülen boyun çürümesine neden olur. F.culmorum tereyağında pembe lekeler oluşturur. Geotrichum: Gıdalarla temas eden alet ve ekipman üzerinde geliştiği için makine küfü denilmektedir. Bu durum özellikle domates işletmelerinde görülür. G.albidum turunçgillerde ve süt kremasında ekşimeye neden olur. Et ve sebzelerde de yaygın olarak bulunur. Mucor: M.lusitanicus etlerde püsküllenme hastalığına neden olur. Etin donma sıcaklığına yakın bir sıcaklıkta saklanması sırasında bu küfler sporlanma yapmadan beyaz renkli, tüylü yapıda miseller oluştururlar. Rhizopus: Çeşitli sebzeler ile elma, armut, üzüm, incir gibi sert çekirdekli meyvelerde yumuşak çürümeye neden olur. Buzdolabı sıcaklığında saklanan bazı etlerde ve kuyruk yağında siyah benekler oluşturur. Trichothecium: T.roseum pembe renkli pigment oluşturur ve meyvelerde pembe renkli kök çürümesine neden olan tek türdür. Depo ve Tarla Mantarları Gelişen ekinlerin hasat zamanına kadar genellikle nem oranı yüksektir. Bu da ilgili mikobiyotaya yansımıştır: çoğunlukla kserofiliklerden çok hidrofillikler vardır ve enerji sağlamak için karbonhidratları parçalayacak enzimler üretirler. Çoğu durumda selüloz ve pektinaz gibi yapısal bileşenleri yıkan ve bitki dokularına girmeye izin veren enzimler üretilir. Tarla küfleri arasında Fusarium cinsi en önemli küf olarak düşünülmektedir. Mikotoksin üreticisi olmaları yanında birçok bitki hastalığına da sebep olmaktadır. Bir tarla bitkisi olgunlaşamaya başladığında kurumaya başlar, Fusarium büyümeyi durdurur ve çoğunlukla ölür. Fusarium oxysporum bir istisnadır. Çünkü üretilmiş çeşitli gıdalardan izole edilmiştir. Depo bozulmalarının önemli bir nedenidir. Tarla mantarlarının diğer bir grubu Dematiacous Hyphomycetes. Bu grup iyi bilinen Alternaria, Cladosporium, Curvularia, Drechslera, Stemphylium ve Ulocladium cinslerini kapsar. Bu cinslerden Alternaria ürettiği mikotoksinler nedeniyle muhtemelen en çok ilgilenilendir. Diğer yandan, depolanmış tohumlarda ve tahıllarda büyüme olmadan var olmaları tazeliğin bir indikatörüdür.
  16. Debaryomyces: Süt ve süt ürünlerinde en yaygın olarak bulunan iki maya cinsinden biridir. D.hansei gıda kaynaklı en önemli mayalardandır. %24 NaCl’de ve 0,65 gibi düşük su aktivitesinde gelişebilmektedir. Şarapların yüzeyinde zar oluşturur. Peynirlerin yüzeyinde gelişir. Özellikle portakal suyu konsantrasyonlarında ve yoğurtta bozulmaya neden olur. Kluyveromyces: Süt ürünlerinde en çok bulunan diğer maya türüdür. K.marxianus kefir yapımında kullanılır fakat peynir gibi birçok süt ürününün de bozulmasına neden olabilmektedir. Pichia: Oksidatif mayalardır. Sıvı ortamlarda yüzeyde zar tabakası oluşturur ve zeytin salamuralarında kolayca gelişirler. Turşu gibi asidik gıdalarda bozulmaya neden olur. Taze balıklardan ve karidesten de izole edilmiştir. Saccharomyces: S.cerevisiae gıdalarda nadiren bozulmaya neden olur. S. bailli mayonez, salata sosları, alkolsüz içecekler, meyve suları ve şaraplarda bozulmaya neden olur. Benzoat ve sorbat gibi koruyuculara dirençlidir. Zygosaccharomyces: Ozmofilik bir maya cinsidir. Bu nedenle reçel, marmelat, bal, melas gibi şeker oranı yüksek gıdaların bozulmasına neden olur.
  17. BOZULMAYA NEDEN OLAN MAYALAR Zygosaccharomyces ve ilgili cinsler Zygosaccharomyces ve ilgili cinsler (Lachancea, Torulaspora ve Zygotorulaspora) genelde yüksek şeker ve tuz konsantrasyonundaki ürünleri, kuru meyve, bal, reçel, konserve ve salata sosu, soya sosu gibi ürünleri bozan mayalardır. Bu cinslerin büyümesi yavaş olabilir ve üreticiyi yanıltan iyi ürün görüntüsündedir. Fakat birkaç hafta sonra market rafında bozulmaya başlar. Bozulmuş ürünlerdeki en büyük problem gaz oluşumudur. Bu şekerlerin fermentasyonu sonucu ortaya çıkan karbondioksittir. Gaz oluşumu kutunun biçimini bozduğu için ve kutunun patlamasına neden olduğu için yararlı sayılabilir. Bu cinslerin neden olduğu diğer bozulma tipleri ise kokuşma ve mayaların üremesine bağlı olarak oluşan bulanıklıktır. Mayaların neden olduğu bozulma insanlarda enfeksiyon ile ya da toksik ürünlerin üretimi ile sonuçlanmaz. Fakat ürün kompozisyonundaki değişiklik aynı zamanda toksin üreten mikroorganizmaların ya da patojenlerin gelişimine neden olabilir. Etkilenen Ürünler Zygotorulaspora ve Lachancea genellikle yüksek şeker konsantrasyonundaki yiyecek ve içeceklerde ya da bazen soya sosu gibi tuz konsantrasyonu yüksek ürünlerde bozulmaya neden olurlar. Ozmofilik ifadesi yüksek şeker konsantrasyonunda gelişebilen, ozmodurik ifadesi ise bu konsantrasyonda yaşayabilen fakat üreyemeyen mayalar için kullanılmıştır. Zygosaccharomyces bailii, Z.bisporus ve özellikle Z.rouxii yüksek derecede ozmofilik oluşlarıyla tanınır. Aslında bazı strainleri ile bilinen en ozmofilik maya Z.rouxii’dir ve su aktivitesi 0,62 kadar düşük ürünlerde gelişebilir. Z.bailii ise 25ºC’de 0,80 su aktivitesinde gelişebilir. Saccharomyces ve ilgili cinsler Saccharomyces cinsi mayalar yiyecek ve içecek üretimindeki pozitif katkıları ile bilinirler. Özellikle S.cerevisiae ve S.bayanus alkollü içeceklerin fermantasyonunda, S.cerevisiae ve S.exiguus ekmek ve diğer fırın ürünlerinin fermantasyonunda önemlidir. Ancak bu türlerin ürettikleri yararlı ürünleri bozdukları durumlar vardır. Örneğin S.cerevisiae türü içinde önemli bir metabolik çeşitlilik vardır. Bazı strainler fazla miktarda hidrojen sülfit ve asetik asit üretir. Bu da şarabın ve biranın kalitesini kabul edilemeyecek şekilde düşürür. Bu durumda fermantasyon süreci başarısızdır ve başlangıçtaki ham materyal bozuktur. Üretimi tamamlanmış birada ya da şarapta S.cerevisiae ve S.bayanus gelişimi bulanıklığa, sedimente, gaz ve kokuşmaya neden olur. Dekkera/Brettanomyces spp. Brettanomyces cinsi mayalar ilkin fermantasyondan sonra stok biranın yavaş fermantasyonundan sorumlu olmalarıyla tanınır. Şarapla ilgili ilk bahsedilen Fransa’da üzümlerden izole edilen Mycotorula intermedia’dır. Bu iki endüstride ilk izole edilen mayalarB.bruxellensis ve B. anomalus. Bu mayalar daha çok fermente ürünlerde, özellikle alkollü içeceklerde fermantasyon sonrasında bulunur. Bazı kayıtlar peynirlerden ve sütlerden de izole edildiklerini göstermiştir. Gıda endüstrisinden başka Dekkera/Brettanomyces cinslerinin endüstriyel etanol fermantasyonunda da bulundukları rapor edilmiştir. Bu çevrelerin dışında bu mayalardan pek bahsedilmez. Fakat bu çevrelerde de genellikle dominant olan mikroorganizmalar değildir. Analiz edilen örneklerde düşük yüzdelerde bulundukları rapor edilmiştir.
  18. Antibiyogram testinin dışında yorum istiyorum demiştim zamanında. Antibiyogram testi dışında ” E-test” ve “MİK yöntemi” de uygulanmaktadır.
  19. Fungal spor tipleri nelerdir?
  20. Aspergillus cinsine ait bir konidyospor yapısı
  21. Ökaryotik Filamentli (ipliksi) Hücre duvarına sahip Hareketsiz Fotosentetik pigment içermezler Heterotrof Saprofit Parazitik Simbiyont Basit bileşikler (a.a., monosakkaritler gibi) sitoplazmik membrandan geçebilir Yüksek molekül ağırlığına sahip bileşikler sindirim enzimleri ile monomerlerine ayrılırlar Kullanmadıkları tek organik molekül METAN Şekil, davranış ve hayat devri bakımından birbirine uymayan çok sayıda org. içerirler Bir kısmı sucul (tatlı su ve denizlerde) Büyük bir kısmı toprakta ve ölü bitkisel atıklarda yaşar
  22. Hayvansal ve bitkisel atıkları çürütürler Elementlerin serbest bırakılmasını sağlarlar Peynir eldesi (Rokufort, Kamembert gibi) Antibiyotik eldesi (Penisilin) Bazı vitaminlerin eldesi(Thiamin,Biyotin vs) Enzim (Amilaz gibi) ve hormon (Gibberellin gibi) eldesi Ekmekçilikte Şarap, bira gibi fermente ürünlerin eldesi
  23. Hastalık etmenidirler Yiyecek ve gıdaların bozulması Ergotizm (Claviceps purpurea çavdarda çavdar mahmuzu hast. etmenidir ve hastalıklı çavdarlardan yapılmış unla beslenen insan ve hayvanlarda ergotizm denen hast. yol açarlar. Ergot içindeki alkoloidlerin damar daraltma ve kasları kasma özelliğinden dolayı yüksek dozlarda alındığında gangrene neden olup ölüme sebep olabilirler) Toksinleri (Mikotoksinler)
  24. Apikal büyüme (hif ucundan büyüme) Eşeyli ve eşeysiz çoğalma Eşeysiz çoğalma Tomurcuklanma Fragmentasyon (parçalanma) Sporlarla Sporangiumda; sporangiospor Hif ucunda; konidia Tek hücreli ve küçükse; mikrokonidia Çok hücreli ve büyükse; makrokonidia Klamidospor; hif ucunda veya ortalarında kalın ve çift katlı spor kılıfı ile çevrili sporlar Arthrospor;hifin bölünmesi ile oluşurlar Blastospor; mayalarda görülen tomucuklanmaya benzer spor oluşumu
  25. Hücre çeperi vardır Sellüloz, kitin veya ikisini de içerir Protoplazmanın en dış kısmı; plazmolemma Plazmolemma ile h. çeperi arasında tübümsü yada torbaya benzer Lomozom Ribozom, kofullar ve bazılarında golgi aygıtı Yedek besinler glikojen ve lipid olarak depolanır Endoplazmik redikulum vardır Sitoplazmada bir veya birden fazla çekirdek bulunabilir Zoosporlarda flagella bulunur

Hakkımızda

Biyoloji Günlüğü ülkemizdeki biyoloji öğrencileri, mezunları ve çalışanları adına kar gütmeyen bir proje olarak 9 senedir faaliyetlerine yılmadan devam etmeye çalışan masum bir projedir. Lütfen art niyetinizi forumdan uzak tutunuz. Bize iletişim formu aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Dilerseniz biyolojigunlugu@gmail.com veya admin@biyolojigunlugu.com adresine mail de gönderebilirsiniz. Bizimle arşivinizi paylaşmak isterseniz wetransfer.com üzerinden biyolojigunlugu.com adresine dosya transferi olarak iletmeniz yeterlidir, sizin adınıza paylaşılacaktır.

Sitemiz bir "Günlük" olarak derleme yayın, yorum, diyalog ve yazılara vermektedir. Güncel biyoloji haberleri ve gelişmelere ek olarak özellikle sosyal medyada gözden kaçan, değerli gördüğümüz tüm içeriğe kaynak ve atıflar dahilinde sitemizde yer vermekteyiz. Bu sitede verilen bilgilerin kullanım sorumluluğu tümüyle kullanıcıya aittir. Sayfalarımızda yer alan her türlü bilgi, görsel ve doküman sadece bilgilendirmek amacıyla verilmiştir.

Biyoloji Günlüğü internet sitesi 5651 Sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasının m) bendi ile aynı kanunun 5. maddesi kapsamında Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermektedir. İçerikler, ön onay olmaksızın tamamen kullanıcılar tarafından oluşturulmaktadır. Yer Sağlayıcı olarak, kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriği ya da hukuka aykırı paylaşımı kontrol etmekle ya da araştırmakla yükümlü değildir.

Yer Sağladığı içeriğin 5651 Sayılı Kanun’un 8 ila 9. maddelerine aykırı şekilde; kişilik haklarınızı ihlal ettiğini ya da hukuka aykırı olduğunu düşünüyorsanız mail adreslerimizden iletişime geçerek bildirebilirsiniz. 

Bildirimleriniz dikkatle ve özenle incelenmekte olup kişilik haklarınızın ihlali ya da hukuka aykırılığın tespiti halinde mevzuat kapsamında en kısa sürede işlem yaparak bilgi vereceğiz.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgilendirme

Kullanım Şartları, Gizlilik Politikası, Forum Kuralları sayfalarına göz atınız.