Mikropsuzluk hastalığını hiç duydunuz mu ?
Bütün mikroorganizmalar zararlı mıdır ?
Bakteriler insan sağlığına nasıl bir yarar sağlıyor olabilir ?
Sizce vücudumuzda kaç tane bakteri vardır ?
İnsan vücudu başta bakteriler olmak üzere çeşitli mikroorganizmalar ile birlikte simbiyotik yaşam süren bir holobiont yani süperorganizmadır. İşte bu mikroorganizmaların tamamına da mikrobiyota denir.
Mikrobiyotamız steril vücut bölgeleri yani kan, idrar ve üst solunum yolu gibi bölgelerimiz haricinde tüm vücudumuzda bulunur. Ve genel olarak dört ana grupta incelenir. Bunlar :
- Deri Mikrobiyotası
-Genitoüriner Sistem Mikrobiyotası (GÜS)
-Gastrointestinal Sistem Mikrobiyotası (GİS)
-Ağız ve Solunum Yolu Mikrobiyotası.
Her mikrobiyota grubu içinde bulunan bakteriler kendi aralarında dinamik bir denge içinde bulunurlar. Ve bu dengenin çeşitli sebepler ile tahribatı, çeşitli hastalıkları da beraberinde getirir. Mikrobiyotanın %70'i gibi büyük bir kısmı GİS'de yani bağırsaklarımızda bulunur. Bu sebeple özellikle bağırsak sistemindeki mikrobiyotanın tahribatı otizm, diyabet, parkinson, Alzheimer ve obezite gibi çeşitli ve oldukça önemli daha birçok hastalığa neden olur. Bu durum 2000 yıl kadar önce Hipokrat’ın “Bütün hastalıklar bağırsakta başlar.” sözünün doğruluğunu günümüzde bir kez daha kanıtlamaktadır.
Son yıllarda farklı toplumların, farklı bireylerin mikrobiyota profillerinin çıkarılması ve çıkarılan profiller ile hastalıkların ilişkilendirilmesi üzerine çalışmalar yapılmaktadır. Çeşitli sebepler ile mikrobiyotanın tahribatına neden olur ve bu da hastalıkların oluşumunu tetiklemek demektir.
--- Peki, bu hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde mikrobiyota parmak izimiz ne gibi bir etki yapabilir?
Mikrobiyota genel olarak bakıldığında adeta bir parmak izi gibi kişiye özgüdür. Ancak sağlıklı her insanda bulunan ortak set mikrobiyota üyeleri de vardır. “Metagenomik” adı verilen modern genomik teknikler ile mikrobiyotamızda bulunan bakterilerin 16S rRNA analizleri yapılır. Ve bu sayede ilk olarak hangi bakterilerin ortak set oluşturduğu, ikinci olarak da hangi bakterilerin ne oranda kişiye özgü olduğu tespit edilebilir. Elde edilen bu iki bilgi hastalık durumunda nasıl bir değişime uğradığı konusunda yorum yapmak mümkün olmaktadır.
Şu ana kadar elde edilen veriler aynı hastalığa sahip insanlara benzer ya da aynı mikrobiyota üyelerinin sayısında artma ya da azalma olduğu yönünde. Birkaç örnek vermek gerekirse:
- Yapılan çalışmalar da Alzheimer hastalarının intestinal mikrobiyotalarındaF. prausnitzii miktarının %100 oranında azaldığı gösterilmiştir (Leblhuber ve ark., 2015).
- Otizmli çocuklarda, normal nörolojik gelişimi olan kontrol grubuna göre daha fazla miktarda Clostridium türleri izole edilmektedir. Ancak Clostridium türlerinin fazlalığının otizm başlangıcı ve gelişiminde nasıl rol aldığı henüz tam anlaşılamamıştır. Otizmli çocukların dışkılarında Clostridium türlerinin toksin üreten türleri saptandığında uygun probiyotik kullanılması önerilmektedir(Song ve ark., 2004;Smith, 2015).
- Sağlıklı kişilerde genellikle Firmicutes/Bacteroidetes oranı 1.1 ile 1:3 oranında değişir. Kilolu kişilerde ise bu oran 3:1 den 25:1 e kadar değişir. Bazı yüksek kilolu kişilerde yani obezler de 200:1 oranına ulaştığı gösterilmiştir (The NIH HMP Working Group, 2009;Kasai ve ark., 2015).
- Tip 2 diyabetiklerde yapılan metagenomik çalışmalarda butirat üreten Klostridiales bakterilerde (Roseburia intestinalis ve Faecalibacterium praustnitzii) azalma, Proteobakteriler, Lactobacillus gasseri, Streptococcus mutans’ta artış saptanmıştır. Bacteroidetes/Firmicutes ve Bacteroidetes-Prevotella/C. coccoides-E. rectalis oranları plazma glukoz düzeyleri ile anlamlı bağıntı göstermektedir (Blaser ve Falkow, 2009).
- İrritabl kolon yakınmaları ve Crohn hastalığı olan kişilerde Faecalibacterium prausnitzii miktarının yaklaşık %30 oranında azaldığı gösterilmiştir (Qin ve ark., 2010).
--- Peki mikrobiyota nasıl iyileştirilir ?
Birinci yöntem “probiyotik” ve “prebiyotik” kaynaklı beslenmek. Günlük olarak tükettiğimiz yoğurt ve kefir gibi fermente süt ürünleri ile probiyotik bakterilerinin vücudumuza alıyoruz, bu probiyotiklerin gelişimini detekleyen soğan,sarımsak,muz ve buday gibi gıdalardır.
İkinci yöntem ise daha çok hayati risk oluşturacak seviyeye gelmiş ishallerin tedavisinde kullanılan “Fekal Transplantasyon Uygulamaları” dır.
Kaynaklar:
1. Leblhuber, F.et al : Elevated fecal calprotectin in patients with Alzheimer's dementia indicates leaky gut.J Neural Transm (Vienna) 122(9) S. 1319-1322 (2015).
2. Smith, P.A. Brain, meet gut In: Nature 526, S. 312-314, (2015).
3. Song, Y. Real-Time PCR Quantitation of Clostridia in Feces of Autistic Children. In: AEM 70, 8.6459-6465 (2004).
4. The NIH HMP Working Group et al.: The NIH Human Microbiome Project. In: Genome Res. 19, S. 2317-2323 (2009).
5. Kasai et al. Comparison of the gut microbiota composition between obese and non-obese individuals in a Japanese population, as analyzed by terminal restriction fragment length polymorphism and next-generation sequencing BMC,Gastroenterology 15:100 DOI 10.1186/s12876-015-0330-2(2015).
6. Blaser MJ, Falkow S: What are the consequences of the disappearing human microbiota? Nature reviews Microbiology, 7:887-894 (2009).
7. Qin J, Li R, Raes J, Arumugam M, Burgdorf KS, Manichanh C, Nielsen T, Pons N, Levenez F, Yamada T, et al: A human gut microbial gene catalogue established by metagenomic sequencing. Nature, 464:59-65 (2010).